Fusûsu’l-Hikem’den “ârif”e, “itibarî mertebeler”e ve “takvânın mertebeleri”ne dâir sözler

 

“Kader sırrına vâkıf, keşif ehlinden olan ârifler azdır.” (Fusûsu’l-Hikem Tercüme ve Şerhi-II, M.İ.Arabî, Terc. ve Şerh: A.A.Konuk, Yayına Haz.: M.Tahralı, S.Eraydın, 7.Baskı:2017, MÜİFVY, s.66)

“Ârif zâtî ihâtaya (tam kuşatma, tam kavrama) bakandır.” (a.g.e.,s.73)
“Ârif Hakk’ı her sûrette müşâhede ettiği için, onu hiçbir sûretten tenzîh etmez.” (a.g.e., s.113)
“Ârifin kalbi genişlikte nâmütenâhîdir.” (a.g.e., s.117)
“Ârif hâlini bilip dâimâ hakîkî fakr makamında durur.” (a.g.e., s.123)
“Ârif, her yerde ve her anda Hakk’ı müşâhede ettiğinden her nefeste Hak ile huzûr üzeredir.Ve hangi nefeste kabz olunursa olunsun Hakla hâzır iken kabz olunur.” (a.g.e., s.320)

“Ma’lûm olsun ki, taayyün-i evvel (evvelki belirme) ve taayyün-i sânî (sonraki belirme) ve ruhlar âlemi ve misâl âlemi ve şehâdet âlemi, ortağı ve benzeri olmayan bir mutlak varlığın tenezzülünden (alçalma/inme)husûle gelmiş olan itibarî mertebelerdir. Ve bu tenezzül de celâ (Hakk’ın zâtının kendi zâtı için kendi zâtında tecellî / zuhur etmesi) ve isticlâda (Hakk’ın zâtının kendi zâtı için mazharlarda /zuhur yerleri tecellî etmesi) kemâl içindir.” (a.g.e., s.127)

“Takvânın üç mertebesi vardır: Birincisi, avâmın takvasıdır ki, Hakk’ın yasakladığı şeylerden ittikâ ve içtinâbdır (sakınma ve çekinme). İkincisi, havâssın takvâsıdır ki, kemâlatı kendi nefsine ve mezâmmı(kötülenen şeyleri ve kötülemeyi Hakk’a isnâd etmekten ittikâdır (korkma). Üçüncüsü, ehassu’l-havâssın (seçkinlerin en seçkini) takvâsıdır ki, zâten ve sıfâten ve fiilen Hakk’ın varlığından gayri bir varlık isbâtından çekinmektir.” (a.g.e., s.127-128)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked