M. Şükrü Hanioğlu’nun gazete (Sabah) yazılarından alıntılar
Princeton Üniversitesi’nde (ABD) öğretim üyesi, Siyaset Bilimi ve Tarih alanlarında değerli ve seçkin bir bilim adamı ve entelektüel olan ve gazete yazılarının sıkı tâkipçilerinden biri olduğum M. Şükrü Hanioğlu’nun 2017 ve 2018’de Sabah’ta çıkmış yazılarının dördünden birkaç cümlelik ifadelerinden oluşan birer alıntı sunacağım.
“(…), bilhassa 20. asır başı Osmanlı İslâmcığının temel vurgusu olan, dinin aynı zamanda bir ahlâk öğretisi olduğu, “sırat-ı müstakim”in “itikad” kadar kapsamlı bir “ahlâk” ile onun değerlerini de içerdiği yaklaşımı yerine, dini biçimsel ibadete indirgeyen, verilen ahlâkî mesajın ikinci planda kaldığını düşünen ( ya da bunun farkında bile olmadığı için düşünemeyen) bir anlayış “dindarlık” olarak revaç bulmaya başlamıştır. Sığ Türk sekülarizmi gibi bu kaba, biçimci “dindarlık” da hedonist eğilimlere sahiptir. (…)“ (“Felsefesiz bir toplumda ahlâk” başlıklı , 29.5. 2017 tarihli yazısından)
“(…) Dolayısıyla Trump’ın kararı, “Mesih’in yeryüzüne ikinci gelişini hızlandırma” benzeri Evanjelist projelere hizmet etme ve “Yahudi lobisinin desteğini alma”nın ötesine geçen ve bâzı Batı mehâfilinde halen kabul gören bir düşünsel arka planın ürünüdür.
Bu çerçevede eski uygarlıklarla özdeşleştirilen toplulukların “tarihî mirasları”nı sahiplenmesi desteklenirken, asırlara yayılan gelişme ve demografik değişimler kalın parantezlere alınmakta ve talep edilen topraklarda yaşayan halklar “hiçleştirilmek”tedir. (…)“ (“Topraksız bir halk, halksız bir toprak” başlıklı, 17 Aralık 2017 tarihli yazısından)
“(…) Bu bağlamda değerlendirildiğinde, 15 Temmuz’u, kullandığını zannettiği yabancı istihbarat örgütlerinin taşeronu haline geldiğini göremeyen, “2016 Türkiyesi” karmaşıklığındaki bir topluma birkaç tabur asker, birkaç bin bürokrat ve güvenlik görevlisi ile el koyacağını, “cahil halkın önüne ne konulursa yiyeceğini” varsayan kapalı bir yapının uzaktan kumandalı eylemi olarak görmek anlamlı olur. Düğmeye basarak “ihtilâl” başlattığını düşünen bu yapı gerçekte “kendisinin bir düğmeye dönüştüğünü” algılayamamıştır. (…)“ (“ “15 Temmuz”u farklı kılan nedir“ başlıklı , 15 Temmuz 2018 tarihli yazısından)
“(…) Devlet-parti bütünleşmesi, fizikî antropoloji temelli millet inşa girişimi, hatadan münezzeh, insanüstü “Şef” kültü yaratılması, liderin görüşlerinden ideoloji üretilmesi, tarihin, “dünya medeniyetinin kurucu ve yayıcısı, tüm lisanların anası ilk dili konuşan öncü ırk” tezi çerçevesinde araçsallaştırılması benzeri uygulamalar ağırlıklı olarak iki savaş arası dönem sağ otoriter/totaliter rejimlerinden esinlenmiştir. (…)“ (“Otoriter ritüel ve söylemleri eleştirmek “Türklük” karşıtlığı mıdır?“ başlıklı, 4 Kasım 2018 tarihli yazısından)
No Comments