“Mevlit okunan günlerde mevlit yazmaktan geri durmayan da çoktu; ama hiçbirinin gözü Süleyman Çelebi’nin yerinde değildi.”
“Bir pergelin başımıza açtığı işin içindeyiz. Ediyorsa edebiyat hayatımızın neresini işgal etmektedir? Edebiyat yerini terk etmez. Onun yaptığı yazan uçla yazmayan ucun arasında bir yerde meraklısını beklemektir. Edebiyat meraklısı hangi uca olan yakınlığıyla temayüz eder? Bir yanda sanatçıya saplanan uç var. Bu ucun sosyologiyle, astronomiyle, botanikle ve her şeyle, belki de elektronikle irtibatı kurulabilir. Edebiyatla bir dostluk kurulduysa acaba o ucun verdiği acıya yakınlığın doğurduğu bir şey mi bu? Yoksa yazıya dökülmüş olanın ürettiği hazdan mı dostluk çıkarıyoruz? Dostluk çıkaramadığımız yerden sanatın uç vermesini beklememiz boşunadır. Modern Batı Medeniyeti devraldıysa antik çağdan dostluğu değil rekabeti devraldı. Avrupa dostluğu meraka değmez bulduğu ha kilde rekabeti kapitalist işleyişin ruhu saydı. Yaşadığımız günlere insanların hem millî çerçevede, hem milletler arası ilişkilerde birbirlerini tepelemesini haklı bularak geldik.
“Modernlik nefes aldı ve fakat bu hiçbir yönden insanlığın kurtuluşuna vesile olmadı. Bırakın vesile olmağı modernlik sanatı ikbal bilenlerin gırtlağına hayatta kalma adına zehir akıttı.”
“Modernlik nefes aldı ve fakat bu hiçbir yönden insanlığın kurtuluşuna vesile olmadı. Bırakın vesile olmağı modernlik sanatı ikbal bilenlerin gırtlağına hayatta kalma adına zehir akıttı.”
“Şiir aklın açtığı yaraları tedavi eder.” Ne kadar parlak görünürse görünsün Novalis’in bu sözü akıl ile duygu arasındaki zıtlaşmaya bir çare getirmedi. Aklın açtığı yara büyüdü ve yerküreyi kapladı.”
“Paçayı şiire kaptırmak dünya hayatıyla iyi geçinmeyi zorlaştırır. Zorluk dünya hayatının nimetlerle değil külfetlerle dolu olduğu fikrine kadar uzanır.
“Düşeriz ve düşünürüz. Düşme hadisesi insanın hayat macerasında en eleştiriye açık durumu ifade eder.”
“Kapitalizmin akıbeti tartışılırken insanlık olarak kötüden betere gideceğe benziyoruz. Gitmemek mümkün müdür? Mümkündür dememiz ancak müzelik sanatın itibarını kaybetmesiyle anlaşılacak. Düşerse müzelik sanat itibardan millet eliyle düşürülecektir. Çelişkiye dikkat: Millet elle tutulabilir bir nesne değil; aşk gibi mücerret (soyut) bir varlıktır. Başta edebiyat olmak üzere sanatın her türlüsü bir yerinden müşahhaslığı (somutluğu) öne çıkarır. (…) Mevlit okunan günlerde mevlit yazmaktan geri durmayan da çoktu; ama hiçbirinin gözü Süleyman Çelebi’nin yerinde değildi. Buradan hayırda yarışmanın rekabet olmadığını veya rekabete konu edilmeyen şeyin hayırda yarışmağa dönüştüğünü çıkarabiliriz.” (…)
“Kim olursak olalım hayatta kalabilmek için bir şeyleri sabitleyerek yaşarız. Tumturaklı insan sabiteleri dışardan fark edilmiş insan demektir.” (İsmet Özel’in PERGELİN YAZMAZ SİVRİ UCU kitabından / TİYO, Ağustos 2021 I. Baskı / alıntılar)
“Yerinde ve zamanında bir başlangıçtı şiiri hayatımın yön tayin edicisi saymam. Edebiyat dünyasının önyargıları benim eserim değil.”
“Ben ilk mektebe kayıt olduğum yıl Demokrat Parti genel seçimleri kazandı. TBMM’yi hayrete sürükleyen bu gelişimin tarihi 14 Mayıs 1950’dir.”
“Başarısız şair demek şiirde neler olup bittiğinden anlamadığı halde şiirde ısrar eden demektir.”
“Yeter söz milletindir” şiarının ömrü on yıl sürdü. Milletin sadakat sözünün kıymetini bilmesine 27 Mayıs 1960 hareketi yasaklama getirdi.”
“Saçmalık batılı eğitimi nimet bilenlerin 1945 sonrasında baş üstünde tutulan kavramıdır.
“Eğer seni son zamanların salgını sanattan veya dinden uzaklaştırdı diye düşünüyorsan sana ne sanatla ve ne de dinle gönülden bir münasebet kurmuş biri diyebiliriz. Gönül işini şartlar doğurmadığı için şartların değişmesi buna son veremez.”
“Edebiyat şahsa, bir şahsın kendini bilmesine mahsus bir çağrı olduğundan bir okura bir kalem sahibini zorla sevdiremezsiniz. Bu sebeple edebiyatın en büyük düşmanı edebiyat dersleridir.”
“Ne yapıp edip baş eğmez karakterimizi dışa vurmalıyız.”
“Lozan görüşmeleri sırasında bir hahamın “Siz Türklerin istiklâlini tanıyın onları kısa süre içinde törelerinden koparmak işi bizim elimizden gelir.” mealinde bir vaat sunduğu doğru mudur? Bu suale müracaat edişimin sebebi Sabancı firmasının 12 Eylül 1980 harekâtı akabinde ham maddesi petrol yan ürünü olan pet şişe üretmeğe başlamasıdır. Yani karşımıza pet şişe felâketi olarak çıkan bu habis faaliyet çevrecilerin Türkiye Cumhuriyeti sınırları dâhilinde mutlak zafer kazandıkları günlere denk gelir. (…) Bilelim ki çevrecilik ABD hâkim sınıfının tutunduğu bir can simididir. (…) Modernite bilhassa XIV. Hıristiyan asrından bu yana böyle bir taktikle dünyayı sarıp sarmalamıştı. ”
“Yerküre üzerinde bir cemaat var ki kıyametin koptuğunu gözüyle görse bile elindeki son hurma fidanını dikmekte ısrarlıdır. Allah’tan ümit kesilmeyişinin vardığı yer orasıdır.”
“Başarısız şair demek şiirde neler olup bittiğinden anlamadığı halde şiirde ısrar eden demektir.”
“Anlaşılmayan şey ümidimizi neye bağladığımızdır.”
“Edebiyatı çağırmanın kendi üretimini daha değerli kılacağına inanan herkes yeniden insanlaşır.”
“Toplumlar hiyerarşik bir üstünlüğe göre değil hayrın ve şerrin o toplumdaki yerine göre sınıflandırılmışlardır.”
“Asrî mezarlık adının da Müslim veya gayr-ı Müslim herkesin defnedildiği yerler olduğunu öğrenişimin üzerinden ancak birkaç yıl geçti.”
“Goethe küresel edebiyatın mihmandarlarından biriydi. Batı Medeniyeti’ne modellik etme meyliyle doğan edebiyat Rusların tekelindeydi. Bugün tragedya yazarlığı bakımından Shakespeare’le Çehov’u karşılaştırmaktan fayda uman insanlar yaşıyor dünyada.”
“Benim şiiri kendime mahsus bir alan saymamda şiire merak salmış olanların bir avuç insandan ibaret olması başrolü oynadı.”
No Comments