Son birkaç günün gazete yazılarından dikkatimi çeken ikisi

 

İlki Gökhan Özcan‘ın “Öteki” başlıklı yazısı (Yeni Şafak, 07 Ocak 2019); diğeri Mevlana İdris‘in “Yirmibeş kuruşluk ve başka ağır gündemler” başlıklı yazısı (Karar, 05.01.2019).

Önce ilk yazının üç yerinden birer alıntı:

“Neredeyse herkesin ‘öteki’leri var artık; kendinden görmediği, kendiyle beraber düşünemediği, kendi hikayesinin hiçbir yerine bulaştırmak istemediği ve onlarla arasına nefret duvarları çektiği birileri var. İnsanı ‘insan’a bağlayan bağlar giderek zayıflıyor. Dünyanın üstüne geçirdiği kıyafetlerin altında herkesin ‘insan’ olduğu, can taşıdığı unutuluyor.”

“(…) Sadece bu değil; kurduğumuz dört başı mamur hayatın verdiği konforu gelip acılarıyla, yoksulluklarıyla, ezilmişlikleriyle, haksızlığa uğramışlıklarıyla ya da sadece bize benzemezlikleriyle bozacaklarından korkuyoruz aynı zamanda. (…) Herkesin bir hikayesi olduğunu ve bazı hikayelerin diğerlerinden daha çok acı, daha çok yoksunluk, daha çok eza barındırdığını düşünmek, bunun kaygısını taşımak istemiyoruz. İnsanlığın dünyada bulunmayı hak eden asil üyeleri arasında sayıyoruz kendimizi. (…)”
https://www.yenisafak.com/yazarlar/gokhanozcan/oteki-2048811

Şimdi de ikinci yazının aynı şekilde üç yerinden birer alıntı:

“Marketlerdeki naylon poşetlerden 25 kuruş alınması sosyal medyada gündemin baş köşesine oturuverdi. Binlerce espri, kurnazlık, cin fikir, alternatif öneri gırla gidiyor. Bu fikir ilk gündeme geldiğinde 25 kuruşun çok düşük olduğunu, naylon poşet ücretlendirmesinden maksat çevre duyarlığı ise bu fiyatın en az birkaç lira olması gerektiğini ifade etmiştim. Demek naylon poşetin fiyatı bırakalım birkaç lirayı 1 lira bile olsa kan çıkacakmış da haberimiz yokmuş. Evet toplumu tanımıyoruz.”

(…)

“Teknik planda bir şeyler yapan bir ülke olmanın sonuçlarıyla bazı gözler kamaşırken, sosyal yapıyı çürüten kimi gelişmeleri ve bunu tetikleyen mekanizmaları gözden kaçırmış olmayalım!
25 kuruşluk poşete gösterilen hassasiyet acaba nelerden esirgenmiştir?
Sonuçları değil sebepleri yargılamayı öğrendikçe bunları da tesbit etmiş olacağız elbette. Neleri atladık, “Devlet aklı” da bazı şeyleri atlamış olabilir mi?
Sert günler, kar yağıyor, fırtına var, soğuk donduruyor.
Yine de sosyal değişimlerin soğuk yüzü daha çok üşütüyor. Kimsenin üzerinde de sosyal bir palto göremiyorum. (…)”

“Yabancı basın buyurmuş ki “zengin ve yetenekliler ‘sürüler’ hâlinde Türkiye’yi terkediyor”muş.
Zenginlik, malvarlığı kısmen ölçülebilir şeyler. Peki ama şu yetenek meselesine ne demeli? Türkiye’de kalanlar yoksul ve yeteneksizler, aptallar mı yani? Ayrıca “sürüler hâlinde” ifadesi nasıl bir buluş?”

(…)”
http://www.karar.com/yazarlar/mevlana-idris/yirmibes-kurusluk-ve-baska-agir-gundemler-8861

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked