Hamid Algar hakkında bilgi ve O’nun “Nakşibendîlik” isimli kitabının Önsöz’ü ile Birinci Bölümü’nden alıntılar

 

HAMİD ALGAR “1940 yılında İngiltere’nin güneybatısında doğdu. Lise tahsilini Londra’da tamamladı. 1961’de Cambridge Üniversitesi’nin Arap-Fars Filolojisi Bölümü’nden mezun oldu. Bir yıl kadar Tahran Üniversitesi’nde doktora derslerini izledikten sonra, Türkçe’yi hakkıyla öğrenmek maksadıyla İstanbul’a geçti. Nihayet 1963’te Cambridge’e dönerek doktora çalışmalarına başladı. 19. asır İran’ında ulemanın siyasi rolleri konusundaki tezini 1965 yılında tamamlayıp Kaliforniya Üniversitesi’nde Orta doğu Araştırmaları Bölümü’ne katıldı. Burada irfan, tefsir, Şîîlik, İran’da İslâm tarihi, Arap-Fars ve Türk tasavvufî edebiyatı, İslâm felsefesi gibi konularda ders verdi. İran, Türkiye, Bosna, Malezya ve Özbekistan gibi birçok ülkede hem ilmî kongrelere katıldı, hem araştırmalarını sürdürdü. Birçok dilde yayın yaptı. 2010’da emekli olup başta Nakşîlik tarihi ve bugünkü durumu olmak üzere çeşitli konular üzerinde yoğun şekilde çalışmağa yöneldi.”

“Yaklaşık otuz beş yıl önce, gençliğin verdiği enerji ve saflıkla, tarikatların belki en önemlisi olan Nakşibendîliğin ortaya çıkışı, İslâm dünyasında yayılmış olduğu bölgelerdeki tarihi, günümüzdeki konumu, âyin ve âdâbı, ilim-siyaset-edebiyat ve şiir âlemleri üzerindeki etkilerini içine alan uzun vadeli bir araştırma projesi tasarladım. Öğretim üyesi bulunduğum Kaliforniya Üniversitesi’nden bir yıllık izin alıp projemi gerçekleştirmeye başlamak niyetiyle arabayla Londra’dan yola çıktım. Uzun yolculuğumun ilk durağı Saraybosna, son durağıysa Delhi oldu. Bu, son derece verimli ve öğretici bir yolculuk oldu. Bosna, Türkiye, İran, Afganistan, Pakistan ve Hindistan’da tarîkatın mensupları ve meşâyihiyle tanışmak; faaliyette bulunan tekke ve hankâhları ziyaret edip zikir toplantılarına katılmak; tarîkata ait muhtelif dillerde yazılan kitap ve yazmaları toplamak; kütüphanelerdeki yazmaları ya istinsah etmek veya onların fotokopisini çıkarmak -bütün bunlar bana nasip oldu. İznimi takip eden yıllarda da fırsat buldukça tekrar tekrar yollara düşüp araştırmalarımı sürdürdüm; mesela Malezya’da Güneydoğu Asya Nakşibendîliğinin özelliklerini öğrenmek imkânına kavuştum.

Fakat 1984 yılında ben yine bir izinden istifade etmek üzere Londra’dayken Amerika’daki evimin ve topladığım Nakşibendîliğe ait malzemelerimin hemen hemen hepsinin bir yangında kül olduğunu öğrendim. (…) Maamafih projemden tamamen vazgeçmedim. İmkân nisbetinde araştırmalarıma devam edip tarîkatın önemli şahsiyetleri ve değişik bölge ve devirlerdeki tarihini anlatan yazılar yazabildim; Cenâb-ı Hak kısmet ederse, elimdeki malzeme ile on-onbeş makale ve belki bir-iki kitap da yazmayı planlıyorum. (…)

İşte şimdiye kadar telif ettiğim dağınık makalelerin Türkçesi bu kitapta (NAKŞİBENDÎLİK / Hamid Algar/ insan yayınları: 462) toplanmış oluyor. (…) Ayrıca tafsîlatlı bir Nakşibendî bibliyografyası arayan okuyuculara değerli meslektaşım sayın Necdet Tosun’un Bahâeddîn Nakşbend: Hayâtı, Görüşleri, Tarîkatı (İnsan Yayınları, 2002) kitabını tavsiye ederim. (…)

Şeyh Mehmed Es’ad’ın vefatını öğrenmesi üzerine tekkelerin kapanışından kısa bir süre önce onunla tanışmış bir seyyah olan Carl Vett şöyle yazmıştır: “Allah’ı tefekküre dalma yoluyla edinilen saf bir ilim kaynağı uçup gitti.” (dipnot: Vett, Seltsame Erlebnisse in einem Derwischkloster (Leipzig, 1931), s. ix.)

Hâlidî faaliyetlerinin en belirgin ve yoğun ifadesi, Nakşibendî şeyhleri, Şeyh Şamil ve halefleri önderliğinde Rus emperyalizmine karşı yürütülen Dağıstânî direnç olmuştur. (dipnot: Dağıstan’daki Nakşibendîlerin menşeleriyle/kökenleriyle ilgili olarak bkz., A.D. Yandarov, Sufizm İdeologiya Natsional’no-Osvoboditel’nogo Dvizbeniya (Alma Ata, 1975), ss. 64-65.) Nakşibendî tarîkatı Dağıstan’a ilkin 12/18. asırda Doğu Anadolu’nun Karadeniz bölgesinden ulaşmıştır; ancak tarîkatın daha güçlü girişi yıllar sonra Mevlânâ Hâlid’in bir halifesi olan Amasyalı Şeyh İsmail’in birkaç Dağıstanlı müridi Kafkas dağlıları arasında faaliyette bulunmasıyla başlamıştır. (dipnot: Kufralı, Nakşibendîliğin Kuruluş ve Yayılışı, s.1835yy5.) (…)”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked