Aktüalite işgâl altında!
Aristo’ya göre ‘tamamiyle gerçek olma hâli’; felsefî anlamda ‘gerçek’, ‘doğru’, ‘gerçek durum’ karşılıkları olan ama günümüzde daha çok ‘şimdiki hâl ve şartlar’, ‘güncel siyasî, toplumsal, haber ve röportaj özelliği taşıyan, toplumun da en azından önemli bir kesimini ilgilendiren olayları çağrıştıran aktüalite, maalesef bir süredir ülkemizde gündemi neredeyse kuşatmış, kendisi de kuşatılmış, belli olaylar, gelişmelerle meşgul durumda. Kimi isimler sanki gündemin vazgeçilmezleri hâline gelmiş, o isimleri duymayan kalmamış gibi. Kötülemeler, karalamalar, itibarsızlaştırmalar, birbiriyle yakın / dost gibi görünenlerin aralarının açıldığının ortaya saçıldığı bir ortam gibi şimdilerde aktüalite.
Fikrî, ahlâkî, ilmî, entelektüel hiçbir özellik taşımayan, dolayısıyla toplumun en azından bir kesiminin ilgilenmediği sanılan bu güncel hâdiselere odaklı videolar, yazılar, konuşmalar, atışmalar, birbirini gözden ve gönülden çıkarmalar her gün göze çarpan olaylar.
Sanıyorum bu denli bir karmaşa çoktandır ilk kez vuku buluyor bu ülkede. Siyaset de, medya da arka planda neler olmuşsa ve bunlar ne derece gerçekse veya değilse, bu güncel konuşmalar ve yazılarla hangi ölçüde olduğu kestirilemeyen suçlamalar ve karalamalarla, bunlara tepkiler şeklinde bir aktüaliteye tanıklık ediliyor.
Ne zaman durulur, sâkinleşir ortalık, bilinmiyor. Aktüalitenin bu işgâl altı durumunun sona ermesi hâlinde neler olacak, ülkemiz bu olaylardan nasıl ve ne dersler çıkaracak; siyasetçiler, medya mensupları duruşlarını gözden geçirecekler mi, göreceğiz. Herhalde bir süredir olan-bitenlerden, bu toz-dumandan sonra daha bir merak ediliyordur kamuoyunca bu olaylar sonrasının manzarası.
Necip Fazıl Kısakürek merhumun şu mısralarıyla bitireyim yazımı:
“Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek / Siz hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? / Kaf dağını assalar belki çeker de bir kıl / Bu ifritten sualin kılını çekmez akıl.”
No Comments