Babanzâde Ahmed Naîm (m.1872-1934) beyden sözler
“Musavver dâiretu’l-ma’ârif”isimli tamamlanmamış ansiklopedinin “İslâm” maddesinde (İstanbul 1914, s.1448-1452) imzasız olarak; müteakiben Sebilu’r-reşâd’ın 19 Şubat 1914 tarihli 284. sayısında kendi imzasıyla “İslâmiyyet’in Esasları, Mazisi ve Hâli” başlığıyla yeniden yayınlanan ve bazı ibârelerini sadeleştirdiğimiz bu yazısında kırk iki yaşındaki Ahmed Naîm Bey kısaca şöyle demektedir:
“İslâm’ın dînî emirleri yalnız akîdelere ve ibâdetlere, yani yalnız Yaratan ile yaratılan arasındaki ilişkilere münhasır değildir. Kul haklarının muamelât, nikâh ve cezâ kısımlarına da şâmildir. Allah’a âit olanı Allah’a, Kayser’e âit olanı Kayser’e vermek düstûrunu da hiç kabul etmez. Ruhânî- cismânî-hükûmet ayrımına cevaz vermez. Cismânî hükûmete âit işlemler tümüyle dînen emredilmiş veya yasaklanmış işlemlerden teşekkül eder. Kitâb (Kur’ân-ı Kerîm) ve Sünnet, dünyada da âhirette de, milletin ve ferdlerin işlerini görmeye yeterli muhtevadadırlar. Son asırlarda Avrupa’da tatbik edilen ‘din işleriyle siyâsî işleri ayırma’ düstûrunun bizde (halkı Müslüman olan ülkelerde) tatbik yeri yoktur. Kafaları Frenk (Batılı /Avrupalı) terbiyesiyle dolu bazı kimselerin böyle bir uygulamaya dönük arzuları, İslâm hükümleri hakkındaki cehâletleri sebebiyledir. (…) Bize (Müslümanlara) risâlet (elçilik / peygamberlik) hediyesi olan Allah’ın Kitâbı ve Allâh’ın Elçisinin Sünneti, dünya ve âhiretle ilgili bütün işlerimizin düzenlenmesine yeterlidir. Bu iki kaynak, temel ve genel hatları çizmiş, bunlarda bulunmayan hükümler, onlara dayanılarak ümmetin icmaı (birlik olması) ve müçtehidlerin (içtihad edenlerin) kıyâsı ile tesbit edilmiştir.
Kitâb ve Sünnete muhâlif birilerine âit indî (kendine özgü) içtihad ve hükümlerin İslâm nazarında herhangi bir değeri yoktur.
Babanzâde Ahmed Naim beyin Ahmed Emin Yalman’a (m.1888-1973) verdiği bir cevap keza aynı mahiyettedir. (Sebilu’r-Reşâd, XV. 293-294), Ankara 2004
(“Müslüman Kültürü Üzerine”, Mehmed Said Hatiboğlu, kitâbiyât, 1. Baskı: Nisan 2004, Kızılay-Ankara.)
Bu kitabın müellifi olan Mehmed Said Hatiboğlu’nun kitabın arka kapağında yer verdiği “Müslüman Kültürü Üzerine” başlıklı yazısından da birkaç satır aktarayım.
“(…) Benim inancım, Müslümanlarımızdaki kültürün İslam’la ne kadar kâbil-i te’lif olduğunu tesbit edebilmek için, on küsur asırdır kitabla haşır neşir olmuş bir İslâm dünyasını bütün mezheb ve fırkalarıyla tanıma zaruretinin bulunduğudur. (…) Ne var ki, insan ömrünün her düşünüleni gerçekleştirmeye yetmeyeceği vâkıası karşısında hiç olmazsa derleyebildiklerimin ilgililere faydası olabileceği düşüncesiyle, neşrini kabullenecek duruma geldim. En azından, dedim, gençlere tedkik ihtiyacı duydukları birkaç sahada teşvikçi olmam mümkün olur.”
No Comments