“Bilmelisin ki, Allah mümkünleri dış varlıklarında ancak yokluk kötülüğünden kendilerini kurtarmak için görünür kılmıştır.”

 

Muhyiddin İbn Arabî ‘nin (m. 1165-1240) Fütûhât-ı Mekkiyye adlı eserinin Prof. Dr. Ekrem Demirli çevirisiyle yayınlanmış ciltlerinden 12. sinden, ilki başlığı oluşturan (s.124), sonrakiler de (aynı s. ve s.125) onu izleyen açıklayıcı ve tamamlayıcı alıntılardan ibâret olacak bu yazı.


“Çünkü Allah varlığın sırf iyilik (hayır) olduğunu bilir. Varlıkta kötülük dolaylı olarak bulunabilir. Bu ise, yokluğun kendisine dönük bir yönü olması nedeniyle, varlığın mümkün olmasıdır. Şimdi ise varlıkla nitelenmiştir ve mutlak iyiliktedir. Mümkünün varlığı bakımından yokluktan kendisine ilişen şey ölçüsünde de kötülük her nerede olursa olsun ortaya çıkar. Mümkün, varlığına ve ebediliğine baktığında, varlığın kendisine eşlik etmesi nedeniyle mutlu olur. Daha önce nitelendiği ve varlığı olmadığı hâle baktığında ise acı duyar. Çünkü hâl bulunduğu kimsede hüküm sahibidir. O halde mümkünün hâli yokluğu görmektir ve böylelikle vehimde bir azap duyar. Hz. Peygamber sıkıntı esnasında ‘Hamd her durumda Allah’a aittir’ derdi. Hamdi gerektiren hallerden birisi de sevinç hâlidir. Bu durumdaki hamd ‘Nimet veren ve ihsan eden Allah’a hamd olsun’ şeklindedir. Her durumdaki hamd sevinçteki hamdi de içerir. Bu durum hamdin genelliği nedeniyle sıkıntıda da bir rahatlık bulunduğunu bildirir. Çünkü hamd, sena etmek ve övmek demektir. (s.124) (…) Öyleyse âlemde rahmetle katışık olmayan zarar yoktur. Nitekim müminin de itaatle katışık olmayan günahı yoktur. Günahın katıştığı itaat, (o şeyin günah olduğuna) inanma itaatidir. Dolayısıyla mümin günah işlerken bile, tıpkı rahmete mazhar olmuş azap gören gibi, itaatkâr-günahkârdır.

Sonra bilmelisin ki, mümkünler, özü gereği muhtaçtır. Dolayısıyla yoksulluk sürekli onlara eşlik eder, çünkü zatları daimidir. (…) ve bu nedenle mümkünler sebeplere muhtaçır. (…) Öyleyse sebeplerin isimleri Allah’ın isimlerindendir. Böyle yapmasının nedeni, sadece O’na muhtaç kalınmasını sağlamaktır. Çünkü o gerçek bilgidir. (…)(s.125) “

.

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked