“Kâmil insan, Allah’ın tüm isim ve sıfatlarını fiilen kendisinde gerçekleştiren varlıktan ibârettir. Bu da sadece Hz. Peygamber’e has bir imtiyazdır.”

 

Abdülkerîm el-Cîlî ‘nin (H.767- 826 veya 832), Abdülaziz Mecdi Tolun(m.1865-1941) tarafından tercüme edilen ve merhûm Yrd. Doç. Dr. Selçuk Eraydın ile Ekrem Demirli ve Abdullah Kartal‘ın yayına hazırladıkları İNSÂN-I KÂMİL adlı, İz Yayıncılıktan çıkmış (4.Baskı; 2015) eserden yapacağım bazı alıntılamalardan (bunlardan ilki başlığı teşkil ediyor; s. 17) ibâret olacak bu yazı.

Uluhiyet, vucudî (varlıkla ilgili) hakikatlerin toplamından ibârettir.” (s.16)

“Her insanın bi’l-kuvve (potansiyel olarak) sâhip olduğu imkân, sadece Kâmil İnsan için bi’l-fiil mümkündür.” (s.17)

“Kader hak, haşır ve neşir ile kabir arasındaki berzah (ölülerin ruhlarının kıyâmete kadar bulunacakları yer) yine hak ve kabir azâbı vâkidir (olagelen). Ve hiç şüphe yoktur ki, bir gün kıyamet kopacak ve Cenâb-ı Hak kabirlerdeki insanları diriltecektir.” (s.27)

“İdrâke ulaşmaktan acz, idrâktir.” ( Hz. Ebû Bekir) (s.46)

“Hulâsaten (özetle) deriz ki: Zâhir ismi nokta-i nazarından Hak eşyânın (şeylerin) aynıdır; Bâtın ismi nokta-i nazarından eşyânın gayridir.” (s.51)

“Kâinat, mütenâhîlerden müteşekkil bir nâ-mütenâhîdir.” (A.Mecdi) (s. 51)

“Her isim yâhut sıfat ki, bir şeye istinâd etmiştir, işte o şey Zât’tır.” (s.52)

“Hak Sübhânehû ve Teâlâ hazretleri bu Allah ismini insan için mir’ât (ayna) yaptı. İnsan yüzü ile o aynaya bakarsa ‘Allah var, O’nunla beraber hiçbir şey yok’ sözünün hakikatini bilir; duymasının sem’ullah; görmesinin basarullah; kelâmının kelamullah; hayâtının hayâtullah; ilminin ilmullah; irâdesinin irâdetullah; kudretinin kudretullah olduğu kendisi için münkeşif (açılmış) olur; ve bu inkişâf (açılma) asâlet yolu iledir.” (s. 62)

(…)

“Şurası da bilinmelidir ki, bu Allah ismi, kemâlâtın tümünün heyulasıdır (ilk madde/ilk cevher). Bu ismin semâsı altında mevcud olmayan hiçbir kemâl yoktur. Onun içindir ki, Allah’ın kemâlinin nihayeti yoktur. Çünkü Cenâb-ı Hak, Zâtından ne kadar kemâl görünür kılarsa, gaybda ondan daha büyük kemâlât vardır. İlâhî kemâlin sonuna erişmek için yol yoktur. Yani Hakk’ın kendi katında Zâtına tahsis ettiği hiçbir kemâl bâkî kalmamak üzere, kemâlin nihâyetine vâsıl olma mümkün değildir. ” (s. 63)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked