“Bir Düşünce Tarihi Metni Olarak İSTİKLÂL MARŞI”
Prof. Dr. İsmail Kara tarafından hazırlanan ve Dergâh Yayınları’ndan 1. Baskısı Eylül 2021’de çıkan bu eseri İsmail Kara’nın ‘SUNUŞ’ yazısından bazı alıntılarla tanıtmaya çalışacağım.
” Yakın tarihimizin çok hayati ve zor bir dönemecinde varlık alanına çıkan İstiklâl Marşı’nın hususiyetlerinden biri hem hissiyatı ve lirizmi yüksek azametli bir şiir hem de döneminin ana temayüllerini veren, temel problemlerini tartışan, güçlü bir toplumsal karşılığa sahip mühim bir ‘fikir metni’ olmasıdır. Bu bakımdan o yeni Türk edebiyatı ile çağdaş Türk düşüncesinin içiçeliğini veren ve milletin hissiyatıyla mutabakat arama bakımından bugüne de uzanan verimli ve yeniden kurucu ilk sıradaki örnek metinlerden biridir. (Bu açıdan mukayese edilebileceği kaside, yazı, terkib-i bend, şiir örnekleri vererek) şöyle diyor: “Fakat bir şekilde halka, her seviyeden insanımıza farklı kademelerde de olsa mâl olması ve resmiyet kazanması bakımından ise diğerlerinden bariz bir şekilde ayrılır ve âdeta biricikleşir.
(…); meçhul kalmış meşhurlar… Bu tabiri metinlere de teşmil edersek İstiklâl Marşı’nın, 1924’ten sonra böyle bir kadere mahkum olduğu /mahkum edildiği söylenebilir; çok okunan hatta ezberlenen ama üzerinde hak ettiği derecede düşünülmeyen ve hakkında vasıflı makaleler, kitaplar yazılmayan bir metin… Niçin acaba? (…) rağmen üzerinde derinliğine fazla düşünülmemiş, hakkında büyük metinler yazılmamış bir şiir olması gerçeği nasıl açıklanabilir? (…) Şimdilik şu kadarını söyleyelim; İstiklâl Marşı’nın kabulünün 100. sene-i devriyesinde elinizdeki metnin ortaya çıkışının muharrik (tahrik edici / kışkırtıcı -a.a-) sebebi yahut mazereti bu alanda yol açıcı bir başlangıç yapma arzusu ve mesuliyetidir.
Bir düşünce tarihi metni olarak İstiklâl Marşı üç kademede ele alınabilir. İlkinde, yapılacak iş kuvvetli bir hissiyata, sağlam bir yapıya ve bütünlüğe, güçlü bir sese sahip İstiklâl Marşı’nın bizzat kendisini edebî-fikrî müstakil bir ‘manzume’ olarak ele almak ve unsurlarını tahlil etmektir. Şiiri/metni ortaya koyan olarak Mehmet Âkif’in hayatını, şiirini, düşünce dünyasını, yaşama üslubu ve mücadelesini hesaba katarak metni ele alıp şerhetmek ikinci kademe olabilir. Üçüncü kademede herhalde çağdaş İslâm ve Türk düşüncesinin ana kavramları, arayışları, meseleleri, yükselişleri, tıkanıklıkları, tortuları ve bunların yakın-uzak irtibatları üzerinden kurulup geliştirilecek bir çerçeve gerekecektir; şiir/metin, şair/yazar ve dönem…
(…) Hiç şüphesiz bir şiirin öncelikle veya aynı zamanda bir edebî metin olarak ele alınması haklı olarak beklenir(di). Ama bu haklı beklentiyi yahut talebi bu satırların yazarının karşılaması mümkün olmadığı için o mühim iş başka bir ‘sahib-i seyf u kalem’i gözleyecektir. Bizim önümüzde yine de bir şiiri bir düşünce tarihi metni haline getirebilmek için kavram çerçevesini kurmak/çıkarmak ve onun üzerinden yürümek gibi bir mükellefiyet var. (…)
İstiklâl Marşı’nın düşünce yapısını ve ana kavramlarını altı başlık altında ele almak mümkün ve doğru gözüküyor. Bunlar şiirin akışıyla da irtibatlı olarak ‘İstiklâl’, ‘Millet’, ‘Din’, ‘Vatan’, ‘Medeniyet’ ve ‘Ümit’tir. Bu ana başlıklar elinizdeki kitabın bölümlerinin de serlevhaları (üst/ana başlık -a.a.-) olmuş ve İstiklâl Marşı’ndaki diğer önemli kelime-kavram kümeleri bunların içinde, yanında, altında ele alınmıştır. (…)
Kitabın sonunda İstiklâl Marşı ile doğrudan irtibatlı ve kronolojik olarak marşın yazılış tarihine yakın dört adet Ek metin de yer alıyor. Üçü (Çanakkale Destanı, Kastamonu vaazı, Bülbül şiiri) Âkif’e ait bu metinlerden bazı parçaları kitap boyunca ve farklı vesilelerle zikrediyoruz ama bütün halinde görünmeleri ve okunabilmeleri için tamamının verilmesi de uygun bulunmuştur.
(…) Artık Âkif merhûmu rahmetle yâd ederek derse başlayabiliriz. Bulgurlu, 21 Haziran 2021 İsmail Kara
No Comments