“Eylem ve anlatı… Bu ikisi zihnin mücerret kalıplara alışmasına vesile olur.”
Bu yazıya başlık olarak İsmet Özel‘in “Pergelin Yazmaz Sivri Ucu” isimli kitabından (s. 128) bir alıntılamayla bu ifadeyi uygun buldum. Zâten bu yazı da bu kitabın birkaç yerinden yapacağım alıntılamalardan oluşacak.
Hazır bu sayfadayken buradan iki cümle daha alıntılamalıyım.
“Beşeriyetten insanlığa, giderek modern insana doğru ilerleyebilmemiz için zihnimizin tıpkı bisiklete binmek gibi bir soyutluğa yatması gerekiyor.”
“Mücerret olana âşık olmanın itirafına yanaşmak kimsenin işine gelmez.”
“Descartes’la birlikte şahıs ortaya çıkmakla kalmadı; onun en dikkate değer kimse olduğu fikri herkese hâkim oldu.” (s. 9)
“Modernleşmemiz modernlik boyunduruğuna razı oluşumuzun türevidir.” (s.11)
“Kapitalizmi ne pahasına olursa olsun bencilliği vazgeçilmez sayan insan tabiatı değil güçlü olanın haklılığına kanaat getiren insanlık tarihi türetti.” (s. 12)
“Şunu akıldan çıkarmayın ki insanlık tarihi süresince söylenmiş, söylemeye değer bir şey varsa o da şiirdir.” (s. 13)
” Türklerin ‘bizim’ dediği topraklarda hiçbir şeyin Türklere bırakılmadığı iş işten geçtikten sonra anlaşılacaktı.” (s. 17)
“Müslümanlıktan başka her şeyin bize vasıf kazandırdığı fikrine yabancı kalan sadece biz Türklerdik.” (s. 19)
“Paçayı şiire kaptırmak dünya hayatıyla iyi geçinmeyi zorlaştırır.” (s. 23)
“Beşerden insana geçiş aklını başına almakla olur.” (s. 24)
“Şiiri yaşatmak için güç devşireceğim kaynak kendimdi. Doğu’da ve Batı’da gücünü kendisi haricinden devşirmiş şair bulamazsınız.” (s. 26)
“Şiirin şuurla alâkası inkâr edilemez.” (s. 26)
“Cemal Süreya ‘Folklor Şiire Düşman’, Turgut Uyar ‘Çıkmazın Güzelliği’, Edip Cansever ‘Mısra İşlevini Yitirdi’ derken şiirin nesine tutunma gayretinde olduklarını göstermişlerdir.” (s. 27)
“Dua edelim: Düşmeseydik düşünmeyecektik. Bugün Türklerin vatanında bir mesele varsa o meseleyi düştüğümüz halde düşünmeyişimiz doğuruyor.” (s. 54)
“Bir emekli başkomiser oğlu olarak Türk şiir dünyasında zirveden geriye bir adım bile atmadım. ” (s. 56)
“Mevlit okunan günlerde mevlit yazmaktan geri durmayan da çoktu; ama hiçbirinin gözü Süleyman Çelebi’nin yerinde değildi. Buradan hayırda yarışmanın rekabet olmadığını veya rekabete konu edilmeyen şeyin hayırda yarışmaya dönüştüğünü çıkarabiliriz.
“Türk topraklarında yaşayanlar Batı’yı adım adım izlemedikleri halde kendilerini Batı’nın vardığı yerden konuşabilir havasına soktular. Şiir bu havanın en yoğun hissedildiği yer oldu.” (s. 118)
“Benim şiiri kendime mahsus bir alan saymamda şiire merak salmış olanların bir avuç insandan ibaret olması başrolü oynadı.” (s. 118)
“Ne dünyada, ne Türk topraklarında olup bitenler benim bakış açımla uyum halindeydi.” (s. 119)
“Divan adında kitap yayınlamış Turgut Uyar’ın Mehmet Akif’i şair saymadığını gençliğim, giderek orta yaşlılığım boyunca bilmiyordum.” (s.139)
“Nasıl Kur’an Mekke’de nâzil oldu, Kahire’de okundu, İstanbul’da yazıldıysa Bağdat’tan Viyana’ya Türk toprakları Müslümanların kendilerini insan ebadında hissettikleri yerler oldu. Kâfirlerin bizi hiçe saymalarının sebebi bizim kendi Müslümanlığımızı hiçe saymamızdan başka bir şey değildir.” (s. 225)
No Comments