“Dirilt Ölüyü O Kalbindir”

 

Şems-i Tebrizî‘nin (d. 582/1186-v. 645/1247?) Menâkıbü’l-Ârifîn‘de yer alan makalelerinden Tâhirü’l-Mevlevî‘nin tercümesiyle Hilmi Beyca‘nın yayına hazırlamış olduğu, başlıkta belirttiğim isimle Büyüyen Ay yayınlarından 1.Baskısı Ekim 2020’de çıkmış kitaptan yapacağım birkaç alıntılamadan oluşacak bu yazı.

“Hakk Sübhanehu ve Teâlâ bütün halktan üç şey ister: Biri itaat, ikincisi makbul amel, üçüncüsü hatırda tutmaktır. İtaat imandır, makbul amel ubûdiyettir (kulluk), hatırda tutmak ise mârifettir (tikel, özel ve ayrıntılı bilgiler). (s.17)

“Dört şey muhteremdir: 1.Halim ve mütevazi zengin, 2. Az yemeğe kanaat getiren fakir, 3. Allah’tan korkan günahkâr, 4. Müttakî (Allah’a itaatle azabından sakınmak, cezayı gerektiren davranışlardan nefsi korumak ile gerçekleşen takvâ sâhibi) olan âlim.” (s.20)

“Hz. Mevlânâ’da güzel bir cemâl ve lütuf vardır. Bende ise hem cemâl hem çirkinlik mevcuttur. Mevlânâ benim cemâlimi gördü; çirkinliği göremedi. Bu defa onu da görmesi ve beni tamâmıyla anlaması için huysuzluk ediyorum.” (s.32)

“Muhammed aleyhissalâtü vesselâm buyuruyor ki: ‘Ey Yahudi ve Nasrani, Musa’yı ve İsa’yı iyi tanıyamamışsın. Gelin beni görün ki, onları tanıyasınız.” (s.33)

“Bir kimsenin yüzbin türlü ilme vukufu olsa amel-i salihi bulunmayınca Allah’a iftikarı (muhtaçlığı) ve âhirete hüsn-i itikadı bulunmaz. (…) Herkes ilim ve fayda tâlibidir. Sen güzel amellerin tâlibi ol ki, o iyi dosta kavuşasın. (…)” (s.42)

“Kendilerini yollarımıza hidayet ettiğimiz kimseler bizim için mücahede ettiler.” (s.55)

“Gözü uyuyan lâkin kalbi uyanık bulunan kimseye ne mutlu!” (s.56)

“Bayezid-i Bistami piyade olarak yetmiş kere hacca gitmişti. Son haccında bir gün gördü ki, hacılar susuzluktan bunalmışlar. Bir kuyu başına toplanıp su çekmek için itişip kakışıyorlar. Oraya yakın bir de köpek vardı ki o da susuzluktan ölüm derecesine gelmişti. İmdâda çağırırcasına Bayezid’in yüzüne baktı. Ona da ‘Köpeğe su bul’diye ilham vaki oldu. ‘Makbul ve mebrur (beğenilen) bir haccı bir içim suya bedel kim almak ister?’ diye nidâ etti. Aldıran olmadı. Nidasını tekrarladı ve haccın sayısını artırdı. ‘Piyade olarak ifa edilmiş yetmiş haccı bir içim suya kim alır?’ deyince biri ben alırım dedi ve suyu verdi. Bayezid köpeğe vereceği bir su için yetmiş haccı feda ettiğine kalben hayıflanmakla beraber suyu hayvanın önüne koydu. Köpek başını çevirdi. Bayezid bunu görünce secdeye kapandı ve o hatırına gelen düşünceden tövbe etti. Kalbine ilham olundu ki, ‘Allah için şunu yaptım bunu yaptım diyorsun ama baksana yaptığın hayrı köpek bile kabul etmiyor!’ Bayezid ‘Tövbeler olsun, bir daha böyle düşünmem’ diye feryad edince köpek suyu içti.” (s.57-58)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked