” İlâhî Zât’ın varlıkta ne münâsibi, ne mutâbıkı, ne münâfîsi(uymazı ), ne de zıddı vardır.”

 

İnsân-ı Kâmil adlı, müellifi Abdülkerîm el-Cîlî (doğumu hicrî 767, ölümü 826 veya 832), mütercimi Abdülaziz Mecdi Tolun (m.1865-1941) ve yayına hazırlayanları merhûm Yrd. Doç. Dr. Selçuk Eraydın (d. 1937-1995), Ekrem Demirli, Abdullah Kartal olan eserin birkaç yerinden yapacağım alıntılamalardan oluşacak bu yazı. Bir alıntı da başlığı teşkil ediyor (s.53).

“İdrâkden aczi idrâk, bir nevi idraktir.” (Sıddîk-ı Ekber) Diğer bir rivâyette Hz. Ebû Bekir, ma’nâsı ‘İdrâke ulaşmaktan acz, idrâktir.’ demek olan sözü ifade etmiştir. (s.46)

(Bir manzûmenin tercümesinden:) “Yâ Rabbi! Seni idrâkde hayretteyim!” (s.48)

“Ey hakîkat tâlibi bil! Mutlak zât, esmâ ve sıfâtın (isimler ve sıfatların) vücûdda (varlıkta) değil, belki taayyünde (belirme/zuhûr) aslı ve kendisine dayandırılan şeydir. Her isim yâhut sıfat ki, bir şeye dayanmıştır, işte o şey Zât’tır.” (s.52)

“İlâhî Zât’ın varlıkta ne münâsibi (uygunu), ne mutâbıkı (uyanı), ne münâfîsi (aykırısı), ne de zıddı vardır.” (s.53)

“Allah Teâlâ’nın zâtında müsemmâsı (adlananı), sırf (hâlis)varlıktır.”(s.62)

“Hak Sübhânehû ve Teâlâ hazretlerine ma’rifetin yolu, isimleri ve sıfatlarındadır. Çünkü esmâ ve sıfâtının hepsi bu Allah isminin altında içerilir. Dolayısıyla isimler ve sıfatların tavassutu(aracılığı) olmadıkça Hakk’a vusûl (erişme) mümkün olmadığı besbellidir. Bu îzâhdan, Allah Teâlâ’ya bu isim, Allah ismi yolundan başka yol ile erişmenin mümkün olmadığı anlaşılır. Hakikatle tahakkuku itibariyle varlık’a varlık kazandıran bu Allah ismidir.” (s.62)

“Hak sübhânehû ve Teâlâ hazretleri bu Allah ismini, insan için mir’ât (ayna) yaptı. İnsan vechi (yüzü) ile o aynaya bakarsa ‘Allah var, O’nunla beraber hiçbir şey yok’ sözünün hakikatini bilir ve sem’inin (işitmesinin) sem’ullah olduğu; basarının (görmesinin) basarullah olduğu; kelâmının kelâmullah olduğu; hayâtının hayâtullah olduğu; ilminin ilmullah olduğu; irâdesinin irâdetullah olduğu; kudretinin kudretullah olduğu kendisi için açılmış olur; ve bu inkişaf asâlet yolu iledir. Yine o sûrette bunların hepsinin kendisine nisbeti âriyet (ödünç/eğreti) ve mecâz yoluyla ve Cenâb-ı Hak için mâlikiyet ve hakikat yoluyla olduğu kendisinin ma’lûmu olur. Cenâb-ı Hak Kur’ânda ma’nâ olarak ‘Allah sizi ve sizin fiillerinizi yaratmıştır.” (Saffât, 37/96) buyurmuştur.’ Yine Kur’ânda “Hak’dan başkasına taparsanız, onlar putlardır; İfk (iftira) yaratmış (etmiş) olursunuz.’ (Ankebut, 29/17) buyrulmuştur. Burada onların (sözde) yarattığı şey, önceki âyete göre Allah’ın yarattığı şeydir.

“Bu isim aynasına bir kimsenin yüzü bakarsa, bu ilmi zevk olarak kazanır ve onun nezdinde bilgiler, tevhîdden sâbit olan ‘vâhidiyet’ ilmidir. Ve bu makâm kimin için hâsıl olursa, Allah dua eden o kimseye mücîb (icâbet eden) olur. O kimse ismullahın mazharı olmuş olur. Bu mertebeden terakki eder ve yokluk tasasından, zorunlu olan varlık, ilim şekliyle saflaşır ve yükselir. Ve Cenâb-ı Hak o kimseyi hudûs (sonradan olma) habâsetinden (kötülük, alçaklık) , kıdemin (kadîm olma) zuhûruyla temizlerse, o kimse Allah isminin aynası olur. Böylece ismullah ile berâber karşılıklı (mütekabil) iki ayna gibi olur. Bu iki aynadan birisinde olan, diğerinde de bulunur. Bu mertebeye ulaşan kimseye dua edene Cenâb-ı Hak icâbet eden olur. Allah o zâtın gazabı ile gazablanır, rızasıyla razı olur. Ve bu zâtın nezdinde tevhid ilimlerinden sâbit olan ilim, ahadiyet ve onun aşağısındaki ilimlerdir. Bu makâm ile Zâtî tecellî arasında latîf bir sır daha vardır. Bu makâmın sahibi yalnız Kur’ân okur. Zâtî tecellî’ye mazhar olan, inmiş kitapların hepsini okur, bunu anla! (s. 63)

Şurası da bilinmelidir ki, bu Allah ismi, kemâlâtın hepsinin heyûlâsıdır ( tas. ruh-i a’zam / şeylerin hakikî kısmı). Bu ismin feleği (semâ, gökyüzü) altında, mevcut olmayan hiçbir kemâl yoktur. Onun içindir ki, kemâlullahın sonu yoktur. Çünkü Cenâb-ı Hak, Zât’ından ne kadar kemâl görünür kılarsa, gaybda ondan daha büyük kemâlât vardır. Hakk’ın kendi katında Zâtına ayırdığı hiçbir kemâl bâkî kalmamak üzere, kemâlin sonuna ulaşma mümkün değildir.

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked