“Her şey rabbinin tesbihini söyleyen bir canlıdır.”
Başlıktaki söz Muhyiddin İbn Arabî hazretlerinin Fütûhât-ı Mekkiyye adlı eserinde (Çeviri: Ekrem Demirli, Litera Yayıncılık, 14. Cilt, s.109, ISBN 978-975-6329-73-3, İstanbul-2011) geçer. Bu sayfa ve izleyen sayfadan bazı alıntılar yapacağım.
“Akılcılar ve sıradan insanlar tarafından ‘canlı (hay)’ veya hayvan olmadığı söylenen âlemdeki her şey, bize göre, yaratılırken Allah’ı bilme ve tanıma özelliğinde yaratılmıştır. (Başlıktaki söz bu cümleyi izler.) Mümin iman ederek, keşif sahibi ise görerek bu gerçeği idrak eder. Allah hayvanı kendini bilme özelliğinde yaratmış, onu tesbih etsin diye konuşturmuş, daha önce zikredilmiş yaratıklarda bulunmayan bir şehveti hayvanda yaratmıştır. Melekleri ise -şehvete sahip olarak değil- irade ve marifet özelliğinde yaratmıştır. (…) Meleklerde bir irade bulunmasaydı, emre karşı gelmemekle ve emredileni yapmakla övülmezlerdi. Cinler ve insanlar ise bilme ve şehvet gücüne sahip olarak yaratılmıştır. Şehvet iradedeki özel bir ilgidir. Başka bir ifadeyle şehvet, doğal irade demektir. (…) Allah aklı insanlar ve cinler için bilhassa bu dünya hayatında -ahirette değil- şehvetlerini dizginleyecekleri bir araç yapmıştır. Ahiret hayatında ise (dizginlemek yoktur) ve bu nedenle Cennetliklere şöyle denilir: ‘Orada nefislerinizin arzuladığı şeyler vardır.‘ (Fussilet 41/31) (…) [s.109] Sahih düşünce imkâna ekleme yapmadığı gibi ancak onun verdiğini verir. [s.109-110] Böyle bir bilgi, Allah’ın bilgisinden ve O’nun bildirmesinden elde edilen bilgidir [s.110] Bu durum fikir yoluyla öğrenilir. İbn Atâ bir deve üzerinde gidiyordu. Devenin ayağı tökezleyince, İbn Atâ şöyle demiş: ‘Allah’ın şânı yücedir.’ Deve karşılık vermiş: ‘Allah’ın yüceliği senin O’nu yüceltmenden fazladır.’ (…) Bu durum hayvanların Allah hakkındaki bilgilerinin bir yönüdür.
Hz. Peygambere gelirsek, sahih bir hadiste onun şöyle dediği zikredilir: ‘İsrailoğulları devrinde bir adam ineğine binmiş. Bunun üzerine inek şöyle demiş: ‘Ben bunun için yaratılmadım, ben ekinde kullanılmak üzere yaratıldım.’ Sahabe sormuş: ‘Bir inek de konuşur mu?’ Hz. Peygamber: ‘Ben buna inandım. Ebu Bekir ve Ömer de inandı.’ diye karşılık vermiştir. Çünkü haberi veren Cebrail idi. Hz. Peygamber hâdiseyi görmüş olsaydı, ‘iman ettim’ demezdi. O inek, niçin yaratıldığını bilen hayvan sınıfından bir inekti. İnsan ve cinler ise Allah’a ibadet etmek üzere yaratılmışlarken bu yaratılış gayelerini ancak peygamberin diliyle Allah’ın bildirmesiyle öğrenirler. Hâlbuki söz konusu bilgi onların fıtratlarında bulunur. Fakat üzerinde bulundukları hâl, onlara keşf edilmemiştir. Allah ehlinden birisi eşeğe binen bir adama rastlamış. Adam eşeğin başından çekiştirip daha hızlı yürütmeye çalışıyormuş. Adama ‘Eşeğin başına vurma, niçin vuruyorsun?’ diye çıkışınca, eşek ona dönerek şöyle demiş: ‘Bırak onu, çünkü o aslında kendi başına vurmaktadır.’ O da işlerin nereye döneceğini -fikir yoluyla değil- fıtraten bilen bir eşekti. (…)[s.110]”
No Comments