İsmail Kara ile yeni kitabı üzerine yapılmış bir röportajdan alıntılar

 

Prof. Dr. İsmail Kara ile yeni kitabı Bir Düşünce Tarihi Metni olarak İstiklâl Marşı üzerine Derin Tarih dergisinde yayınlanmak ( Kasım 2021 sayısında) üzere bir röportaj yapılmış (Konuşan: Munise Şimşek ) ve yayınlanmıştır. Bu röportajdan yapacağım bazı alıntılamalar bu yazıyı oluşturacak.

Mehmet Akif’in bu şiirini kurucu bir fikir metni yapan özelliklerin neler olduğu sorusuna verilen cevaptan : Mehmet Akif’in, hayatının 1908 yılında II. Meşrutiyetin ilanıyla başlayıp Milli Mücadele sonrasına, 1923 yılına kadar geçen dönemini cemiyet-i beşeriyeye adadığını söylediğine değinerek, yani edebî faaliyetlerinde bile yeni toplumsal hadiselere, yeni bir cemiyet ve cemaat oluşturmaya, bunun için matbuat yoluyla bir çevre tesisine emek sarfettiğine, onu öne çıkardığına işaret ettiğini vurguluyor. Bu durumu sanatkarlığına bitişik olarak, fikir adamlığını, fikrî mücadeleyi daha fazla önemsemek olarak da okuyabiliriz, diyor ve ekliyor: Zaten İkinci Meşrutiyet yıllarının en önemli ve etkili yayın organının Sırat-ı Müstakim / Sebilürreşad‘ın başında olan bir kişi o.

İstiklâl Marşı’nın bunların devamı olduğunu, bu tecrübelerin ve arayışların içinden geldiğini söylüyor ve ilâve ediyor: Ama daha da zor şartlarda… Bir sanat eseri olduğu kadar büyük bir fikrî metin olarak da ortaya çıktığına işaret ediyor. (…) Onun için bir kavramsal çerçevesi de olduğunu vurguluyor bu şiirin. Şairin bu çerçevenin aynı zamanda yeni bir yorumcusu olduğunu söylüyor. Kendisinin de bugüne kadar pek ele alınmayan bu fikrî boyutunu temel kavramları etrafında yazmak isteği olduğunu belirtiyor. 100. yılın bu düşüncesini fiiliyata çıkarmak için teşvik edici bir sebep ve zemin olduğunu söylüyor.

Merhum Akif’in şahsiyetinin ve tecrübelerinin burada belirleyici rolü hakkındaki soruya cevap verirken İsmail Kara, İstiklâl Marşı için kollarını sıvadığında 50 yaşına merdiven dayamış sayılır, diyor. Büyük mücadelelerin ve tecrübelerin içinden gelip geçmiş ; Sultan Hamid, Meşrutiyet, 1. Cihan Harbi, Mütareke ve Milli Mücadele yıllarını İstanbul’da yani merkezde ve fikrî – siyasî mücadelelerin içinde yaşamış. Anadolu’yu, Suriye ve Hicaz bölgesini, ayrıca Berlin’i görmüş, diyor. (…) Hilmi Ziya Ülken’in 1966 gibi geç bir tarihte basılan hacimli kitabında Mehmet Akif de yoktur, İstiklâl Marşı da, diyor. Tanpınar da böyle, diyor. Dediği şu İsmail Kara’nın: Burada siyasî ve ideolojik sınırlandırmaların psikolojik veya doğrudan kısıtlamaları var. Mütedeyyin cenah da dahil, bu büyük şiire dair önemiyle mütenasip metinlerin yazılmadığı çok açık. (…) Şu ifadesine de yer vererek sonlandırayım bu yazıyı: İstiklâl Marşı’nda tıpkı Millî Mücadele’nin ana söyleminde olduğu gibi millet, vatan, devlet… din üzerinden, din merkezli olarak tanımlanıyor, öyle anlatılıyor. Hem hissî hem ilmî- fikrî düzeyde. Onun için İstiklâl Marşı dini- milli bir metindir, içiçe olan iki temel unsurdan neşvünema bulur, yükselir diyoruz.

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked