Üç gazete yazısından dikkate değer ifadeler

 

“(…) Kınalızâde Ali Ahlak-ı Alai’yi Şam’da kaleme aldığı sırada Gelibolulu Mustafa Ali ‘ye yazdığı bölümleri okur, eleştirilerini alır, metin üzerinde adeta kritik yaparlar.

Aynı şekilde Mustafa Ali de o sırada kaleme almakta olduğu Enfissu’l Kulûb’den yazdığı bölümleri Kınalızâde’ye okur beraber mütalaa yaparlar. Hatta buradan çıkan sonuca göre yazılan metinler düzeltilir. İlim-fikir adamlarının bu tür karşılıklı paylaşımı her zaman mümkün olmaz. Ancak ahlak kitabı yazan iki ilim sahibinden bu ahlaki tavrı sergilemeleri de eserlerinin sahihliği, etkisinin derecesi için fikir verebilir.
Bu karşılıklı okuyarak eser yazma seansları sırasında yaptıkları işi ne kadar ciddiye aldıklarını Kınalızâde’nin şu sözleri yeterince vurguluyor: Dostluğun gereği esere düşman gözüyle bakabilmektir. Ve devam ediyor Kınalızâde; “ki insanlık gereği yapılabilecek hataları ortaya çıkabilsin”. (…)” (Akif Emre)
(alıntıların ait olduğu yazıyı okumak için tıklayın)

“(…) Unutmayalım: Bizler, siyasetten değil, istikametten sorumluyuz. Kişiler ve kurumlar değişir, hakikat değişmez. Herkes gider o kalır.
Varlık uzaklaştırır, yokluk yakınlaştırır. Dünün ve bugünün münasebetlerini birbiriyle kıyaslamak bile bize çok şey söyleyecektir. Vaziyeti anlayacağız. Dememiz o ki, “güzellik bir varlıktır” sözünün dışına çıktık, çıkıyoruz. Evlerin ve gönüllerin arası açılıyor. Hanelerden yeni yaşam alanlarına, harflerden rakamlara…
(…)
Bazen karşımızdaki insanın kim olduğuna dair en ufak bir fikir taşımayız. Neler yapmış ve yaşamış, kimlere faydası dokunmuş, hangi hayırlı hizmetlerde bulunmuş, bilmeyiz. Buna rağmen hakkında hiç çekinmeden konuşur, hatta onu sıkılmadan yargılarız. Hatalarımızın önemli bir kısmı buradan ve böyle başlar. Bir de bu: En çok şeyi, bilmediğimiz konularda biliyoruz. (…)”
(İbrahim Tenekeci)
(alıntıların ait olduğu yazıyı okumak için tıklayın)

“(…) İnsanlığın canlı sözü olan kâmil insanların, hak erenlerin, mutasavvıf sanatçıların attığı tohumların geniyle oynadık. Verim alamaz olduk gönül bahçemizden. Toprağı nadasa bıraktık. Alıntı Müslümanlığından yaşantı Müslümanlığına geçemediğimiz sürece ancak baskın medeniyetin sanat ve kültürünü almakla evrensel değerleri insanlık bahçesine ektiğimizi sandık. Bugün Hacı Bektaş-ı Veli’den Yunus Emre’den, Fuzuli’den, Itri veya Mimar Sinan’dan dem vuran siyasetçilerimiz dahi Yunus gibi iki bin küsur hakikat sanatçısının yetiştiği ve kurduğu kültürün kaynağından nefes çekemiyor. (…)” (Leyla İpekçi)
(alıntıların ait olduğu yazıyı okumak için tıklayın)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked