İmam Gazzâli’nin (ra.) nazarî ve pratik hedefleri

 

Ömer Lekesiz’in bu günkü “İmam Gazzâlî’nin hedefi” başlıklı yazısından (Yeni Şafak, 15.05.2016) bazı alıntılar sunmak suretiyle hakkında yazdığı konunun ve bu konuda sağlıklı düşünülmesinin öneminin yaygınca anlaşılmasına küçücük bir katkım olsun istedim.

“Fakih ile mutasavvıf arasındaki çatışmanın -tasavvufun kurumlaşma devrinde- giderilebilmesinin (veya aza indirilebilmesinin) ancak bir fakih-mutasavvıf’tan beklenebileceği açıktır.
(…)
Nitekim, Ebû Hâmid el-Gazzâlî (ra), söz konusu devirde önce kelamcı ve fakih, sonra mutasavvıf olması bakımından söz konusu çatışmayı, ortadan kaldıran değilse de büyük oranda azaltan biri olmasıyla maruftur.
(…), bu pazarın okuma parçasını el-Gazzâlî’nin nazari ve pratik hedeflerini hakkınca anlatan, Suâd el- Hakîm’in Yirminci Yüzyılda İhyaü Ulumi’d-Din adlı kitabından seçtim:
“(…)
Muamele ilmine amelin temeli olan ilimler de denilebilir.
Mükâşefe ilimleri ise teorik ilimlerdir ve pratik bir karşılığı yoktur.
(…) O yakînî bilgi ise kişinin amelini, gayba sapa sağlam inanan bir kimsenin amelinden daha huzurlu ve daha tesirli kılar.
Gazzâlî, (…) muamele ilimlerinin fakih alimlerle mutasavvıf alimler arasındaki müşterek nokta olduğunu görür.
(…) Muamelata dair ilimler ister fakihlerin metinlerinde ister sûfilerin metinlerinde olsun Kur’an ve sünneti, şer’i delilleri esas almıştır. Fakih, amelin sahihliğinde şeriatın delillerini kullanır. Mutasavvıf da aynı şekilde amelinin kabul edilmesinde bir Kur’an ayetini, Peygamber’in bir sözünü veya fiilini zikretmek suretiyle şer’i delilleri kullanır. (…) Zira amelin sahih olması ve kabul olması iç içe geçmiş iki hedeftir. Hatta bir hedefin aynı yüzüdür.
(…) Fukahanın ilimleriyle mutasavvıfların ilimleri arasında arabuluculuk hedefinden ötürü mükâşefe ilimlerindeki tedvininden uzaklaştı. Bu durum mükâşefe ilminin ehemmiyetsiz veya geçersiz bir ilim olmasından ötürü değil; mükâşefe ilimlerindeki tedvinin, onun arabuluculuk hedefine hizmet etmemesindendir. Çünkü mükâşefe ilmi her Müslümana farz-ı ayn değildir.
(…) Gazzâlî şöyle der: ‘İtikat güçlendiği zaman ahvâle tesir etmede mükâşefenin yapacağını yapar.’ (…)
(…) Gazzâlî Müslümanı, mükâşefe ilminin arkasında bulunan mutluluğu elde etmeye teşvik etmiştir. (…)
(…) Gazzâlî’ye gore İslamî ilimlerin hepsi muamele ilminin üstünde kesişir. (…) ((Çev.: Yonis İnanç, Nefes Yay., İst., 2015)
(…)”

(alıntıların ait olduğu yazıyı okumak için tıklayın)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked