“Pergelin Yazmaz Sivri Ucu” isimli İsmet Özel’in yazılarından oluşan kitabından (TİYO Yay. Ağustos 2021 1.Baskı) alıntılar
“İslâm düşmanlarının başımıza geçmeleri dünya hayatının cilvelerinden biri imiş gibi algılandı. Müslümanlığa tasallut edenlere mevki, makam, koltuk tahsis ettik.
Bunda bir hata bulmadığımız için tekrar etmekten zevk alıyoruz. İki yüz yıldır fırsat kollayan Vahhabi kuvvetleri 1916ncı Hıristiyan yılında Mekke’yi (dolayısıyla Kâbe’yi) ele geçirdi. Nasıl yaptılar bunu? Modernlik hem ideal, hem pratik olarak rakipsizdi ve bu rakipsizlik Vahhabi savaşçıların mühimmatıydı. (…) Hristiyan takviminin 1916ncı yılından sonra Hac farz olmaktan çıktı mı? Bu suâlin Müslümanlar arasında geçerli olmasını önleyen kim? (…) Ölçüleri kaybolmuş âlemde kime ne yaptığı için Müslüman diyecektik? Bunlar çetrefil ve içinden çıkılmaz suallerdir deyip yan çizmeyin. Sıraladıklarım akıl vadisindeki en parlak suallerdir. (…) (s.11)
(…) “Eğer insan tabiatı vardır deme temayülünde isek insanlık tarihini ve bilhassa İslâm tarihini yok saymağa meylederiz. Meylimizin bizi bir yere götürmesini bekledik, bekliyoruz, bekleyeceğiz.
Bir eğilim, bir meyil var ki onu insan bütün canlılarla paylaşmaktan geri durmaz. Canını kurtarma meyli diyoruz ona. Canının kıymetini mi öne çıkarmalı insan, yoksa kıymetin kıymetini mi? Ortada bir çekişme var gibi görünse de insan hürriyetin tadından ziyade emniyetin rahatına meyillidir. (…) Kapitalizmi ne pahasına olursa olsun bencilliği vazgeçilmez sayan insan tabiatı değil güçlü olanın haklılığına kanaat getiren insanlık tarihi türetti. Türk’e atfedeceğimiz hassasiyete düşman kapitalizm kendini bunalımdan arıtamıyor. (…) Çünkü dünden bugüne şahsın şahsa, teşkilatın teşkilata borcudur kapitalizmin çarkını çeviren. (…) Kapitalizme son verme fikri radikal vasfıyla hâlâ dikkat çekiyor. (s.12) (…) Kapitalizm doğrultusunda olan biten neler ise hepsi romanı ayağa düşürdü. Şunu akıldan çıkarmayın ki insanlık tarihi süresince söylenmiş, söylenmeğe değer bir şey varsa o da şiirdir. (s.13)
Bir emekli başkomiser oğlu olarak Türk şiir dünyasında zirveden geriye bir adım bile atmadım. (…) Benim bir iç dünyam vardı ve bu dünya yeryüzü çapında dönen dolaplara meydan okuyordu. (…) Din ve sanat bilinmeyene tapılan alanda kendini gösterir. (…) (s.56) “
No Comments