Ali Bayramoğlu’na göre siyasette umut ve endişe taşıyanlar karşı karşıya

 

“Umut ve endişe karşılaşınca…” başlıklı yazısında (Yeni Şafak, 19.05.2016) Ali Bayramoğlu, her durumda Cuma gününden itibaren Türkiye’nin yeni bir tartışmaya gireceğinin kesin olduğu fikrinde.

Bu tartışmanın gönderme yaptığı meselelerden üçünü belirtiyor sadece: demokrasinin ahvali, Kürt meselesinin seyri, bu mesele etrafındaki çatışmaların istikameti.
Gelinen bu noktanın arka planının olduğu tespitinin de önemli olduğunu düşünüyor ki bunu belirtiyor ve açıklıyor:
“Birinin umut ettiği ötekinde endişe yaratıyorsa, umut ve endişe karşıya gelirse ‘çatışma iklimi ve gerginlik’ kaçınılmaz olur.” diyor.
Bu yeni şiddet dalgasının Temmuz’da başladığını, başlatanın “Kandil politikası ve tercihleri” olduğunu söylüyor. Bu tercihi besleyenin de Suriye’deki denge değişiklikleri olduğu görüşünde.
Bu bağlamda dediği şu:
“PKK-PYD, bir yandan, Suriye’nin Kuzey hattında, Türkiye sınırı boyunca koridor oluşturma, bu bölgedeki etnik ve kültürel farklılıkları eritme politikalarına yöneldi. Öte yandan Türkiye’de Kürt sorununun çözümü ile Suriye’nin Kuzey’indeki bu modeli iç içe sokma, birleştirme eğilimini benimsedi. Çözüm süreci gibi siyaset araçlarını ise bu yeni politikayı meşrulaştıracak lojistik destek unsurları olarak tanımlanmaya başladı. Örgüt tarafından sorumluluk hükümetin sırtına yüklenmeye çalışılsa da, bu, bir savaş kararıydı.” Şehir savaşları ve hendek siyasetinin temelinde bu strateji ve savaş kararının yatmakta olduğunu belirtiyor.
AK Parti iktidarının yaptığını ise önce bu duruma karşı önlem almak, ardından bu durumu çözüm sürecini tümüyle devre dışı bırakmanın vesilesi haline getirmek olarak açıklıyor.
Ve meselenin ne olduğunu söylüyor:
“Mesele, Kürtlerin ve Kürt hareketinin geleceğe dair somut umutlarının, Türkiye’yi ve Türk tarafını somut endişelere sürüklemesidir.”
İşaretlerin orta yerde durduğunu, yazar, şöyle ifade ediyor:
“Bir yanda Barzani’nin Irak’ta ilan etmeye hazırlandığı referandum ve bağımsızlık ihtimali var.
Öte yanda Suriye’de Esat sonrası dönemin Kürt bölgesinin özerkliğini devreye sokma ihtimali bulunuyor.
Bunlar yanında Kuzey Suriye’nin ABD’den Rusya’ya ve diğerlerine iştah kabartan ya da dengelenmesi gereken stratejik bir “zon” oluşturması, ABD ve Rusya’nın Kürt alanına meşruiyet kazandıran tutumlarını beslemeye devam edecek gibi görünüyor.”
“Birinin umudu, diğerinin endişesi…” diyor.
Çare konusunda da fikir belirtmeden edemiyor gibi.
“Ancak umut ve endişeyi birlikte alıp, ara yol bulmak mümkün değil mi?” sorusunu hem soruyor hem cevaplıyor:
“Pek ala mümkündür.
Türkiye’deki Kürtlerin demokratik entegrasyonu, PKK’nın silahı devreden çıkarması, siyasete dönülmesi hala mümkündür. Bu, Kürtlerin, Rojava’nın ve Ortadoğu’nun geleceğini demokratik istikamette yoğuracak bir yoldur.
Bu konuda herkese sorumluluk düşüyor.”
Yazının son cümlesi de şu:
“Aksi dipsiz kuyudur.”
Yazarın bu son cümleleri liberal demokrat iyimserlikten ve umuttan öte olup bitenlerle ilgili bir gerçekliğe tekabül etmez bana göre. Ama bu söylemi her liberal demokrat ifade etmek zorundadır âdeta. Yani yazının böyle sona ermesi beklenirdi.
( değinmelerin yapıldığı ve alıntıların ait olduğu yazıyı okumak için tıklayın)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked