O gece ve sonrasına dair gazete yazılarından…

 

“(…) Erdoğan’dan ve AK Parti’nin hatalarından söz etmeden darbecilerle ilgili cümle kuramayanlar, darbeyi yapandan çok darbenin mağduruna kızarak fikir yürütmeye kalkanlar (ki tarihimiz onlarca örneğiyle doludur), ülkede siyasetin merkezinde ne olup bittiğini bilmeyenler, anlamayanlar, o ülke hakkında, o ülkede nasıl söz sahibi olacaklar?” (Ali Bayramoğlu)
(alıntının ait olduğu yazıyı okumak için tıklayın)

“(…) Karakter ve vefa bahsi üzerinde tekrar tekrar durmak gerektiğini öğrendim. Sayın Cumhurbaşkanının etrafındaki yaverlerde nasıl bir rol kabiliyeti, nasıl bir takiyye kuvveti mevcut ki kendilerini bu kadar iyi saklamayı başarabilmişler diye düşündüm/düşünüyorum. Düşündükçe zihnim tel tel geriliyor. Böyle bir ihanet çemberinin içinde yaşamaya maruz kalmak ne zor bir şeydir. Sayın Cumhurbaşkanının yaşadıklarını/hissettiklerini anlamamıza imkan yok. (…)” (Fatma Barbarosoğlu)
(alıntının ait olduğu yazıyı okumak için tıklayın)

“(…) Gâvur kime denir? Acıma duygusu olmayana. Merhametsiz olana. Bunlar gâvurdan beter çıktı. Duyguları sinelerinde bile kalmamış. İnsan ve İslâm olmanın şartlarını kaybetmişler. Utanma hissinden ve pişmanlıktan uzaklar. Bütün kötü şeyler kıyafetleri haline gelmiş. Şehit edilen müminlere bir bakalım. Kimi boynundan vurulmuş, kimi göğsünden. Güzel kardeşimiz Halil Kantarcı, aziz ağabeyimiz Mustafa Cambaz. (…)” (İbrahim Tenekeci)
(alıntının ait olduğu yazıyı okumak için tıklayın)

“(…) 15 Temmuz darbesinin en farklı yanı aslında cunta/ dikta girişimi olarak kendisini öteden beri belli etmesiydi. Bu konuda çok şey yazıldı. Demek ki, yeteri kadar dikkate alınmamış. Halbuki onları yazanlar birçok sıkıntılarla karşılaştı. Zaten şunu da belirteyim, kendisini hissettirmemiş herhangi bir cunta girişimi henüz görülmemiştir. Mesele bunların üstüne zamanında gidebilmektir.

(…) Şimdi bakın, bu darbe karşısında çok büyük bir kitle ‘hayır’ dedi. CHP de parti olarak darbeye karşı çıktı. Bir kişinin, kurumun iyi niyetinden ve yaklaşımının somutluğundan kuşkuya düşmek hem anlamsızdır hem saygısızlıktır hem de hukuk dışıdır. Bununla birlikte mevcut cunta girişiminin ‘Cemaat’ kökenli olduğu ortaya çıkmasaydı aynı tepki gösterilecek miydi, o konuda tam bir emniyet içinde değilim. Bunu bir siyaset sorunu olarak kaydediyorum.
Neden derseniz, gerekçem hazırdır: bazı çevreler 1960’tan bu yana ‘iyi darbe-kötü darbe’ tefrikinde bulundu. Gerçekçi ve samimi olalım: daha cuma gününe kadar Erdoğan’ın ‘devrilmesi’ için darbelerden medet umanlar yok muydu? Tanklar yürüyünce Bağdat caddesinde alkışlayanlar olmadı mı? Parlamento bombalandığı için bu ortak tepki gösterildi diyenler var. O zaten bir çılgınlık. Ama diğer darbeler de parlamentoyu kapatmadı mı? Meclisi kapatmak, partileri kapatmak, siyaseti askıya almak en az onu bombalamak kadar korkunç değil mi?
O zaman bu darbenin eylem ve değerlendirme planındaki farkı ortaya çıkıyor: ret ve direnme. (…)” (Hasan Bülent Kahraman)
(alıntıların ait olduğu yazıyı okumak için tıklayın)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked