Muhtelif kaynaklı alıntılar

 

1.”Bismillâhirrahmânirrahîm. 2-4. Hamd ancak Allah’ın; o Rabbü’l-âlemîn, o hem Rahman hem Rahîm, o kıyamet gününün sahibi Allah’ındır. 5. İlâhî! Kulluğu Sana ederiz, yardımı Senden isteriz. 6-7. Bizleri doğru yolun, o nimetine kavuşanların tuttuğu yolun yolcusu et. Gazabına uğrayanların, yanlış gidenlerin saptığı yolun yolcusu etme. Âmin. (Sûre-i Fâtiha, Mehmed Âkif Ersoy’un (kısmî) Kur’an Meali’nden ; Yay. Haz. : Prof. Dr. Recep Şentürk- Yrd. Doç. Dr. Âsım Cüneyd Köksal; Mahya Yay.)

“(…) Yetişkinler, kendi kimliklerini çocuklarının sırtına bir gömlek gibi giydirebileceklerine inanmaya devam ediyor mesela. Kimliklerini inşa ettikleri zamanlarda toplumsal hayatın bugünkünden ne kadar farklı işlediği gerçeğine gözlerini kapayarak yapıyorlar bunu. Bugün artık yetişen yeni kuşaklar kendilerine bir kimlik inşa etmiyor, bunu ellerine teslim ettiğimiz yeni tekno-değerler dünyasından hazır şekilde alıyor, o kılığa bürünüyorlar. (…)” (Gökhan Özcan, “Gençleri inciten ne?” başlıklı 13 Ocak 2022 tarihli Yeni Şafak’ta çıkan yazısından)

“(…) Çocuklar, geleneksel âile yapılarında kenar unsur olmaktan merkeze doğru geliyor. Bunu besleyen süreç ise doğrudan teknolojiyle bağlantılı. Merhûm Fethi Gemuhluoğlu, daha 70’lerde bunu hissetmiş ve veledşâhî bir dönüşüm geçirmeye başladığımıza işâret etmişti. Şimdi sağ olsaydı, muhtemelen “dememiş miydim?” diye sorardı.. Ama paternalist yapılar, nâfile de olsa direnmeye devâm ediyor. Bahsi geçen dramatik hâdise de bunun bir misâli… (…)” (Süleyman Seyfi Öğün, “Bir intihârın düşündürdükleri” başlıklı, 13 Ocak 0cak 2022 tarihli Yeni Şafak’ta çıkan yazısından)

“(…) Ben Nazilere niçin karşıyım, onu size anlatacağım. Bu Saadet İkesus Altan, Almanya’da sopranoydu. Çok başarılı bir meslek hayatı var. Kendisi ‘Ben öldürülmemiş yegane Carmen’im’ derdi. Carmen Operası’nın sonunda sevgilisi Carmen’i öldürür fakat bu Carmen’i oynadığı sırada alarm çalmış bomba ihtimali var diye, bütün seyirci, orkestra ve şarkıcılar da sığınağa inmek zorunda kalmışlar, oyun bitmemiş olunca da bu kadın öldürülmemiş Carmen olarak tarihe geçti. (…) O çalışmaları sırasında birlikte çalıştığı bir piyanist gençle bir evlilik kurmak üzere nişanlanmışlar. (…) O sırada ırkçı kanunlar var. Bunları tetkik ediyorlar, bu evliliğe izin vermiyorlar. Birbirlerini sevmelerine rağmen ayrılıyorlar ve kadın Türkiye’ye geliyor. Burada operada çalışıyor. Yıl 1942, savaşın en kızgın zamanı. Masanın üzerinde bir Almanca tercüme edilecek kitap, bir lügat, bir de tercüme edilen metnin yazıldığı bir defter, masanın başında oturan ise Saadet İkesus. Gecenin geç vakti, fakat tercümeye dalmış. Ama birden nişanlandığı Almanın sesini duyuyor. ‘Saadet’ diye bağırıyor, o da onun adını söylüyor, ama ortalıkta kimse yok, fakat bu kendisini çok etkilediği için lügatin üzerine dakikası dakikasına tarih düşüyor. Savaş bittikten sonra eski nişanlısıyla karşılaşıyor Saadet İkesus. (…) Biliyor musun diyor adama, ‘filanca gün filanca saat filanca dakikada senin sesin benim adımı söyledi’. Adamın yüzü kül gibi oluyor bunu duyar duymaz. Diyor ki adam: ‘Dediğin dakikada biz Rusya sınırlarını aşmak üzereydik. Ben motor üzerin- deydim ve bacağıma bir kurşun saplandı. Bunun üzerine ‘Saadet!’ diye bağırdım.’ Saadet İkesus’un böyle bir hikaye uydurmasına hiç ihtiyaç yok. Ama ben bunu size niye anlattım, bir şeyler oluyor dünyada. Ben Nazilere bu iki insanın evlenmelerine mani oldukları için karşıyım. Bu iki insanın birbirlerini ne kadar sevdikleri bu olaydan belli.” (İsmet Özel, Bir Akşam Gezintisi Değil BİR İSTİKLÂL YÜRÜYÜŞÜ-I, s.236-240) (CİNS, Dergi, Ocak 2022 Sayısı, s.4)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked