İyi yazının kıymetini bilenler için gazete veya köşe yazarlığı dönemi kapanmış gibi
Artık gazetelerde veya kendi bloglarında yayınlanmak üzere adı bir şekilde duyulmuş kişilerce kaleme alınan yazılar, siyasî veya fikrî içeriğine dâir merak uyandırmayacak yazılar olarak görünüyor bana ve benim gibi düşünenlere, hissedenlere göre. Söz gelimi kitaplarından ve yazılarından şair İsmet Özel’i, akademisyen olarak telif ve tercüme kitapları ve yazılarıyla Mustafa Tahralı, Ekrem Demirli ve Ömer Türker’i okuyanlar iyi yazının değerini anlamış kimseler olarak artık epeydir adı duyulmuş kişilere rağbet etmeyecekler, onların yazılarıyla tatmin olmayacaklardır.
O devir bitti gibi. İlimle, irfanla, edebiyat ağırlıklı olarak kaleme alınan yazılar ilgi çekiyor artık. Bu tür nitelikli yazılardan gazete yazısı olarak halen okunmakta olan değerli yazılar yok mu? Az da olsa var elbette. Gökhan Özcan’ın, Mustafa Kutlu’nun, Süleyman Seyfi Öğün’ün yazıları gibi.Bu yazılar sosyal medyada görülmüyor bile. Görülenler belli. Yazarlarının resimleriyle birlikte… Nasıl geçmiş yıllarda Nurettin Topçu, Sezai Karakoç, Orhan Okay, İsmet Özel gibi yazarların kitapları, yazıları merak ediliyor, okunuyor idiyse, şimdilerde ve bundan böyle de nitelik ağırlıklı yazılar, kitaplar revaçta olacaktır dilerim. Adı bir şekilde duyulmuş ve her nasılsa birilerince izlenmiş olan bazı isimlerin meşhur olduklarına dair zanları varsa devam etsinler yollarına; bakalım sandıkları gibi mi gerçek! Geçmişte de benzer olaylar yaşanmıştır. “Mehmet Akif’e ‘büyük şair’ demesin diye gözlerini kırpmadan Nazım Hikmet’i sansüre tâbi tutanların edebiyat duayeni (kıdemlisi) sayıldığı ortamda kendime yer edinme çok kısa bir zaman aldı. Zaman ve dolayısıyla siyaset öyle aktı ki kendini değerlendirmeğe kalkışanlardan yılan herkes okurlarımdan biri olduklarını gizledikleri yere getirdi bizi. (…)” (İsmet Özel, “Pergelin Yazmaz Sivri Ucu” TİYO Yay., s. 187)
No Comments