“Metafizik ve Gayb”
ÖMER TÜRKER‘in Metafizik ve Gayb başlıklı yazısından (2 aylık düşünce dergisi Teklif, Sayı 4 / Temmuz 2022) yapacağım bazı alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.
“Metafiziğin bir disiplin olarak kısaca kapsamı hakkında bilgi: Metafizik üç temel kısımdan oluşur. Birincisi, umûr-ı âmme veya ontoloji olarak adlandırılan varlığın genel durumlarının ele alındığı kısımdır. Varlık, yokluk, imkân, zorunluluk, imkânsızlık, tümellik (küllîlik), tikellik (cüz’îlik), illiyet (nedensellik) gibi meseleler bu kısımda ele alınır. Bu kısım, metafiziğin kapsamına giren tüm nesnelerle yani mevcutların tamamıyla ilgili olup esas itibariyle insan aklına çeşitli yollardan gelen veriler üzerinde tefekkür edilmesiyle inşa olunur. Diğer deyişle bu kısımda mantıksal tahliller yoğun olarak görülür. Zira algılar zorunluluğu, imkânsızlığı, tümelliği, tikelliği veya nedenliği vermez. (…) Umûr-ı âmme kapsamına giren meseleler, belirli bir nesne olarak algıya konu olmadığından saf nazarî olarak idrak edilirler. (…) Metafiziğin ikinci kısmı, fizik ve matematik bilimlerin ilkelerinin temellendirildiği kısımdır. (…) Metafiziğin üçüncü kısmı, Tanrı’nın zâtı, sıfatları, âlemle ilişkisi ve ayrık (ruhanî, aklî) mevcutların incelendiği teoloji veya ilm-i ilâhî olarak adlandırılan bölümüdür. (…) İnsanın bilme çabalarının bütününün nihai amacı, Tanrı’yı bilmektir. (…) Metafiziğin en değerli hükmü, ‘Tanrı vardır‘ cümlesinde dile gelir. (…) Muhakkik bir filozof veya kelâmcı, ‘Tanrı vardır‘, ‘Tanrı âlemi var etmiştir‘ gibi hükümleri aksi alınamaz bir kesinlikle kavradığını düşünür. Bu, aklın hakikati temâşâsından kaynaklanmalıdır.
Metafiziğin üçüncü kısmı Tanrı’nın zâtı, sıfatları, âlemle ilişkisi ve ayrık (ruhanî, aklî) mevcutların incelendiği teoloji veya ilm-i ilâhî olarak adlandırılan bölümüdür. İşte metafizik ile gaybın karıştığı en önemli meseleler bu alanda ortaya çıkar. “