“Barbar, Modern, Medenî -Medeniyet Üzerine Notlar- “

 

İbrahim Kalın‘ın bu yazının da başlığı olarak alıntıladığım bir kitabının adı böyle. İnsan Yayınları’ndan Birinci Baskısı 2018’de yapılmış olarak yayınlanmış bu kitabının başlarından yapacağım bazı alıntılamalardan ibâret olacak bu yazı.

“Kavafis’in şiiri, barbarların muhayyel ve düzenleyici işlevini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Barbarların gelmeyeceği, aslında hiç olmadıkları haberine sevinmesi gereken insanlar, buna neden üzülürler? Bu sorunun cevabını da ben ve öteki arasında kurulan ilişkide aramak gerekir. Hayalî barbarların bir anda yok olmasıyla eski sorunlar geri gelir. ‘Zaten yoktular’ mesabesindeki barbarlar sahneden çekilmiş ve ülke yine kendisiyle başbaşa kalmıştır. İnsanlar meselelerini, olmayan bir barbar tehdidi üzerinden değil, kendi gerçekleriyle yüzleşerek çözmek zorundadırlar. (…) Muhayyel bir öteki, uzaktaki bir düşman, mutasavver bir barbarlar güruhu üzerinden kendini ‘medenî’ olarak tanımlamak sorunları çözmez, tersine derinleştirir. (…)”

“(…) Medeniyet, kültür, âdet ve geleneklerin ötesinde, varlığa ilişkin tutum ve davranışlar bütününü ifade eder. Kültür formlarını ortaya çıkaran da medeniyetin dayandığı zihnî, ahlâkî ve estetik ilkelerdir. Bu manada medeniyet, kültürün üzerinde ve ötesinde bir bilinç ve davranış biçimini ifade eder. Yine aynı sebebe binaen medeniyetler bir aidiyet duygusu ve kimlik inşa ederler. (…)”

“(…) Modernitenin ve küreselleşmenin tetiklediği yeni sosyo-kültürel ve siyasî dinamikler, medeniyet gibi büyük kavramları yetersiz, yersiz yahut işlevsiz hale getirmektedir.

Fakat küreselleşme paradoksal bir şekilde medeniyet idrakini güçlendiren bir etkiye de sahip. Küreselleşmenin nesnesi ve alıcısı durumunda olan toplumlar, küreselleşme dalgası karşısında muhkem bir direniş hattı ve emin bir liman oluşturmak için, kendi tarihlerine ve hafızalarına başvurma ihtiyacı hissediyorlar. Zira küreselleşme, sahih ve derinliği olan kimlikler inşasından ziyade, Batılı değer, meta ve sembollerin tedavüle girmesi ve Batı-dışı toplumlara taşınması sürecini ifade ediyor. (…) İslâm dünyası, Çin ve Hindistan gibi kadim medeniyet havzalarının Batıcı modernleşme karşısında kendilerine özgü bir kimlik inşa etme çabası, onların medeniyet tasavvurundan bağımsız ele alınamaz.”

“(…) Medeniyetlerin ortaya çıkış süreci, ana tezlerimizden birini tavzih etmek açısından önem arz ediyor: Medeniyet, fizikî yapılardan ve kurumlardan önce varlığa ilişkin bir zihnî ve estetik tutumu ifade eder. (…) İnsan olmanın temel vasfı, bu şartların üzerine çıkabilme iradesini göstermektir. (…) Medenîlik vasfını taşımayan toplumların kurduğu maddî-kurumsal yapılar, pekâlâ barbarlığın, savaşın, yabancılaşmanın, ötekileştirmenin ve yıkımın aracı haline gelebilir. (…) Bir toplumu medenî yahut barbar yapan, sadece yahut öncelikle sahip olduğu maddî imkânlar yahut teknolojik araçlar değil, varlığı ve hayatı anlamlandırmak için ortaya koyduğu tasavvur, tutum ve davranışlardır. Basit ve temel araçlara sahip bir toplum medenî olabileceği gibi, ileri teknolojik sistemlere sahip toplumlar da barbar olabilir. Medeniyet, madde ve kemmiyetten ziyade mana ve keyfiyet üzerine kurulu bir düzeni ifade eder.

Karl Jaspers’in ‘Eksen Çağı’ olarak tarif ettiği M.Ö. 8. ve 2. yüzyıllar, Kadim Yunan, Budizm, İran, Çin ve Hindistan gibi büyük dinî ve felsefî geleneklerin yakın zamanlarda fakat birbirlerinden bağımsız bir şekilde ortaya çıktığı dönemlere tekabül eder.(Bkz. Karl Jaspers, The Future of Mankind (Chicago, II : University of Chicago Press, 1961). (…). Bunlar arasında bir husus özel önem arz etmektedir: İnsan, bu dünyaya ‘atılmış’ bir varlık değildir. Parçası olduğu büyük varlık dairesinin hasmı yahut yabancısı da değildir. İnsan, aşkın bir ilkeye tutunarak yeryüzündeki varlığını anlamlandırmak zorunda olan bir öznedir. Bu çabanın temel unsurları akıl ve dil olduğu için, Eksen Çağı’ndaki dinî-felsefî tartışmaların merkezinde de bu konular vardır. Sonraki yüzyıllarda tebellür eden ve farklı tonlara bürünen medeniyet tasavvurlarının merkezinde de yine bu temel sorular vardır. Bugün de bir medeniyet kavramından bahsedebilmek için, insanın varlık düzenindeki yeri hakkında muayyen bir fikre sahip olmamız gerekir. (…)” (Kitaptan yapılan bu alıntılamalar s. 8-27 arasındandır.)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked