CHP’nin nitelikli bir genel başkan çıkaracak potansiyeli var mı?
CHP’nin 38. Olağan Genel Kurultayı’nda bugün yapılacak genel başkan seçimi, maalesef nitelikli bir aday için bu partinin potansiyeli var mı sorusunu akla getiriyor.
Oysa CHP geçmişinde bu potansiyele sahipti. Nitelikli genel başkanları oldu CHP’nin. Ama Kılıçdaroğlu ile birlikte nitelikli genel başkanlar dönemi bitti denilebilir.
Bugün yapılacak kurultayda Kılıçdaroğlu yeniden seçilse de, Özgür Özel genel başkan olsa da, aday değil ama Ekrem İmamoğlu da aday olsaydı ve seçilme şansı bulunsaydı CHP nitelikli bir genel başkana kavuşacak mıdır? Bu soruya “Hayır” cevabı verecekler az değildir, diye düşünüyorum.
Bu potansiyelin olmaması, CHP gibi uzun geçmişi olan ve hep iktidara gelme ihtimali yüksek bir muhalefet partisi için önemli bir handikap.
Üstelik CHP ana muhalefet partisi konumunda bir parti. Bu partinin nitelikli ve güven duyulan bir liderinin olmaması da önemli bir handikap.
Şu anda o kurultayı izlemekteyim. Ekrem İmamoğlu Kurultayı yönetmekle görevli Divan Başkanı olarak seçildi ve konuşma yapıyor. CHP’nin 100 yıllık tarihine vurgu yapan İmamoğlu’un konuşması harâretli ve hamâsî özellikte. Beklendiği gibi.
CHP, yetmiş altı yaşında olan ve ilk gençliğinden bu yana bir ölçüde siyasete ilgi duyan bir kişi olarak benim tutmadığım bir parti. O partiye hiç oy vermedim. Babam, annem ve amcalarım da o partiye hep muhalif idiler. Dayılarımdan ikisinin o partiye, bizlere göre yakın durduklarını hatırlıyorum. Onlardan rahmetli Hasan dayımın İnönü döneminde sıkı bir CHP’li olduğunu ve kendisiyle çok tartıştığımızı hatırlarım. CHP’li olduğu gibi yakınlarım arasında entelektüel sayılabilecek birisiydi; çok sohbet ederdik, bizim bulunduğumuz illerde işi olduğu zaman geldiğinde bizde kalırdı. Şimdilerde yaşasaydı Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP Genel Başkanı olarak yetersiz görürdü, diye düşünüyorum.
Şimdilerde siyasete daha bir gerçekçi konumdan bakıyorum. CHP’nin Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olduğu dönemde en zayıf bir durumda bulunduğu gözlemimi belirtmeliyim. Ne ki, bugün başlayan Kurultay’ında konuşması yine dinlemeğe değer sözler içermiyor.
Bu kişinin tekrar genel başkan seçilmesini istemem ve beklemem. Geçmişteki CHP genel başkanlarına göre her bakımdan zayıf ve birikimsiz. Entelektüel yönden hiçbir iyi belirti / işaret yansıtmıyor. “Bay Kemal’in yol arkadaşı” nasıl olunur, şu anda onu anlatıyor. Son derece hararetli, kendini acayip yüceltici bir üslûpla. “Bay Kemal’ın yol arkadaşı olmanın erdemlerine de (!), zorluklarına ve erişilemezliklerine hamâsetle değiniyor. Dünya çapında bir siyasî kişilik sâhibi olduğundan emin (!) bir ruh hâliyle konuşuyor. Yine Genel Başkan seçilmek için böyle ateşli, hamâsî, kendini öven bir konuşma yaptı.
Gazeteci Şükrü Küçükşahin Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından sonra onu belirgin / açık ve ağır bir biçimde eleştirdi haklı olarak. Sert bir dil kullandığına vurgu yaptı. Kaybedenin kendisi, kazananın Cumhurbaşkanı olduğunu söyledi.
Gazeteci Faruk Aksoy, Kılıçdaroğlu’nun “öyle yerlerden milletvekili çıkardık ki, diğer partilerin yapamadığını yaptık” demesini şöyle eleştirdi: “Kılıçdaroğlu o yerlerden milletvekili çıkardıysa, HDP (Yeşil Parti) ile işbirliği sayesinde çıkardı.” dedi.
Gazeteci Faruk Aksoy, “Kemal bey bu kurultaydan genel başkan olarak çıkabilir ama ortalığın yangın yeri olduğunu belirtip de yine bu kurultaydan genel başkan seçilme umudunu yansıttı, bu bir çelişki değil mi? ” dedi.
Fevzi Çakır, Genel Merkez’in etkisine vurgu yaptı. Özgür Özel’in söyleyecekleri önemli dedi.
Şükrü Küçükşahin, Kılıçdaroğlu hep kadından bahsetti, ama kadınlar yok sayılır kurultayda, bu nasıl açıklanır?” dedi.
Sözün özü: Bu kurultay şu ana kadar Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı sürdürmesi yönünde, onun konuşmasının önemli ve belirgin bir işaret verdiğini göstermedi.
Ne ki, Özgür Özel’in de, seçilmesi hâlinde CHP’nin daha güçlü bir duruma geleceği kolaylıkla söylenemez.
No Comments