Fîhi Mâ Fîh’den sözler
Mevlânâ Celâleddîn Rûmî‘nin “Fihî Mâ Fîh” adlı eserinden (Tercüme: Ahmed Avni Konuk, Hazırlayan : Dr. Selçuk Eraydın, İz Yayıncılık, 8. Baskı:2009)
“Hz. Mevlânâ Kur’ân-ı Kerîm’deki, meâlen: ‘De ki: Rabb’imin kelimeleri için deryâ mürekkep olsa ve bir o kadar da ilâve getirsek dahi, Rabbimin kelimeleri bitmeden önce deniz tükenirdi.’ (Kehf, 18/109) âyet-i kerîmesini delil göstererek, kelimâtullâhın tükenmeyeceğini; hâlbuki elli dirhem mürekkep ile Kur’ân-ı Kerîm yazmanın mümkün olacağını ifade ederek; sûret bir ve mahdûd (sınırlı) olmakla beraber, ma’nânın nâmütenâhî (sonsuz) olduğunu söylüyor.” (“Fîhi Mâ Fîh Hakkında” başlıklı bölümden/s.XIV)
“Namazın rûhu namazdan efdaldir; çünkü namazda ve diğer bütün ibadetlerde aslolan ma’nâdır. İbâdetlerdeki sûretler insanları dînin özüne götüren vâsıtalardır. Kur’ân-ı Kerîm’de işâret buyrulan, meâlen: ‘Onlar namazlarında devamlıdır’ âyet-i kerîmesinden murâd, namazın rûhudur; çünkü kılınan namazın sûreti devamlılık arzetmez. Rûhun rükû’ ve secdesi vardır; namazda olan rükû ve secde ma’nâ’nın sûret ile görünür olan cihetidir. Dâimî namazdan murâd, bütün hâllerde Allah’ı hatırlamaktan uzak olmamaktır.” (aynı başlıklı bölümden/ s.XVI)
“Muhabbet ikiliği mûcibdir (gerektirir). Bir âlem vardır ki, orada ikilik yoktur; oraya ulaşıldığında ikilik kalmaz. Mîrâc benliğin fenâsıdır
No Comments