“Fiziğin sınırları”
2 aylık düşünce dergisi olan Teklif’te (Temmuz 2023 / Sayı 10) Enis Doko‘nun bir yazısının başlığı bu. O yazının birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar bu yazıyı oluşturacak.
“Bilimlerin çoğu nedenselliği kullanarak evreni tarif etmeye çalışırken, fizik genellikle soyut ve matematiksel yasalarla evreni tarif eder. Elbette fizikte de nedensellik önemlidir ama doğa yasalarına göre ikincildir.” (s.132)
“Fizik mevcut teknolojik imkânlarımızla sınırlanır. Teknoloji ilerledikçe fizikte keşif ve anlayış için yeni olanaklar açılır. Ancak tüm teknolojik engellerin aşılıp aşılamayacağı şu aşamada bilebileceğimiz bir şey değil. Bu sınır, fiziğin karşılaştığı en yapay ve aşılabilir sınırdır.” (s.136)
“Fiziğin üçüncü sınırları teorik sınırlardır. Teorik sınırlar. önceki iki kategoriden farklıdır. Zira bu sınırlar epistemolojik değil ontolojiktir. Doğa yasalarının kendisinin dayattığı sınırlardır. Bunun en güzel örneği, kuantum teorisi deki indeterminizmdir. (…) Süperpozisyondaki bir sistem birden fazla birbirini dışlayan olasılığı aynı anda bünyesinde taşır. (…) Peki parçacığın sağ ya da sol elimde belirmesini sağlayan şey nedir? Kopenhag yorumuna göre bunun cevabı yoktur. Fizik yasaları hangi sonucun gerçekleşeceğini belirlememiştir; sonuç rastgele gerçekleşir. Dolayısıyla geleceği tamamen öngörmek mümkün değildir. (…) Kuantum teorisindeki sınırlara diğer bir örnek, tek bir kuantum sisteminin mükemmel bir kopyasını çıkarmanın imkânsız olduğunu gösteren ‘klonlama yok’ teoremidir. (…)” (s.136-137)
“Genel görelilik, doğa yasalarının kara deliğin içine girip çıkmamızı imkânsız kıldığını söyler. Dolayısıyla kara deliğin içinde deney ya da gözlem yapmak imkânsızdır. Doğa bize kara deliklerin içini kapatmıştır. Bunlar teorik sınırların başka örnekleridir ve evrenin derin matematiksel yapısına işlenmiş yasaklardır ve bunları aşmak için yapabileceğimiz hiçbir şey yoktur.” (s.137)
No Comments