Fusûsu’l-Hikem Tercüme ve Şerhi-II’den iman, akıl, zevk, kalb ile ilâhî sıfatlar ve isimler hakkında alıntılar
Muhyiddin İbn İbnu’l Arabî’nin ünlü eserlerinden biri olan bu eserin tercüme ve şerhi Ahmed Avni Konuk’a aittir. Hazırlayanlar ise Prof. Dr. Mustafa Tahralı ve merhûm Dr. Selçuk Eraydın’dır. Bu kıymetli eserin bu cildi M.Ü. İlahiyat Fak. Vakfı Yayınları arasında (7. Baskı, İstanbul-2017) çıkmıştır.
“Îman, kelime-i tevhid’in ilk manâsını ‘akıl’la değil, ‘kalb’ ile tasdik demek olduğuna göre, diğer manâlarına terakki edebilmek de ‘kalb’ sâyesinde gerçekleşeceği mutasavvıfların sözlerinden anlaşılmaktadır. Fakat bu ‘kalb ile tasdik’ ve ‘kalb ile marifet’in ötesinde bir dereceden daha söz edilmektedir ki, o da tevhidin bütün manâlarının ‘zevk’ edilmesidir. (…)” (s.10)
“Varlıklar âlemindeki ‘şeyler’ ilâhî isimlerin ‘mazhar’ları yâni zuhur yerleridir. ‘Şey’ zâhir olduğu vakit ilâhî isim onda bâtın, ilâhî sıfat ise bu isimde bâtın ve Zât da bu sıfatta bâtın durumdadır. Şu halde ‘şey’ görüldüğü halde ‘isim’, ‘sıfat’ ve ‘Zât’ müşahede edilmemektedir.” (s. 24)
“Bütün varlıklar âlemi, Hakk’ın ‘vücûd’unun mertebe mertebe tenezzül ederek zuhûr ve tecellî etmesinden ibâret olarak kabul edilir. Zât kendisinde bilkuvve (potansiyel olarak) mevcut olan sıfat ve isimlerinin hüküm ve eserlerini müşahede etmek istedi; ve varlıkları icâda teveccüh eyledi. Önce sıfat ve isimlerin sûretlerini ‘ilâhî ilim’de icâd etti. (…) Böylece her türlü sûretten münezzeh ve müteâl (aşkın) olan Zât, sıfat ve isimleri itibariyle birtakım ilmî sûretlere bürünmüş ve bu sûretleri kendi ‘ilm’inde müşahede etmiş olur. Bu mertebeye ilk taayyün (belirme/zuhur) adı verilmektedir. ‘Sırf Zât’, yani ‘lâ-taayyün’ mertebesinde ilâhî şe’nlerden (işlerden) ibaret olan bu sıfat ve isimler arasında bir fark ve temeyyüz (kendini gösterme) olmadığı halde, ilim mertebesi olan bu ‘ilk taayyün’ mertebesinde birbirlerinden ayrılmış ve farklılaşmışlardır. (…)” (s. 24-25)
No Comments