Gazetelerde okunmaya değer yazı kıtlığı
Siyasî içerikli gazete yazılarından her gün okunmaya değer toplam üç yazı bile bulamadığımı itiraf edeyim. Sanat, edebiyat, düşünce içerikli gazete yazılarından her gün öyle iki yazı bulsam sevineceğimi belirteyim.
1960’lı yılların ikinci yarısından bu yana gazetelerde kültürle, sanatla, edebiyatla, düşünceyle ve siyâsetle ilgili gazete yazılarını tâkip eden biri olarak, bu son yıllardaki kadar basının iyi yazılar yönünden zaafının göze çarpıcı olduğuna tanıklık etmediğimi söyleyebilirim. Sadece internet üzerinden yayın yapan ve izlenen bir gazetede birbuçuk yıl öncesine kadar üç yıl süren blog yazarlığım sırasında yazılarını izlediğim gazete yazarlarından bile şimdilerde ortada görünmeyenler var.
Neden böyle? Söyleyecek sözü olup gazete yazısı olarak düşündüklerini kaleme alacak insanların en azından önemli bir bölümünün bu işten geri durduğu tesbiti yapılabilir. Önceleri böyle seçkin insanlar gazetelerde yazmaya daha bir eğilimliydiler. Sözgelimi, her dönemde belli bir okur kesiminin talepkâr olduğu ünlü bir gazetenin bile güncel yazarları eski yazarları gibi değil artık. Kültür, sanat, edebiyat, düşünce alanlarında önemli yazarlar yok artık o gazetede. Siyaset alanında da ağırlığı ve ciddiyeti olan yazarlarının olmadığı açık. Zaman içinde önemli bir çizgiyi sürdüren, zikzaklar yapmayan, kişilikli, birikimli, ciddî yazarların azlığı, eski yıllara göre eksikliği, seyrekliği belirgin gibi günümüzde.
Çok az sayıda gazete yazarı var ki bugün, güncel somut siyasî gelişmelere hiç girmeden; ahlâktan, hikmetten, düşünceden, ilimden, irfandan söz ederek yazıyorlar ve sanıyorum izleyicileri vardır önemli sayılacak kadar. Bu da düşündürücü bir durum olsa gerek.
Eskiden beri gazete yazarı olarak adı duyulmuş birileri de var az da olsa hâlen yazan. Onların da dikkat çekici olduklarını ve önemli denilebilecek bir kısım okur tarafından izlendiklerini sanmıyorum.
Transferler ve birilerinin ayrı kampların veya çevrelerin gazetelerinde yazar duruma gelmeleri olgusu da değinebileceğim bir husus. Bir zamanlar belli bir çevrece izlenen bir veya iki televizyon kanalında görünen, izlenen ve böylece ünlü olan kişilerin sonra ülkenin en ünlü gazetelerinden birkaçında daha da ünlü duruma geldikleri biliniyor. Adları böylece duyulmaz hâle gelmemiş oluyor en azından öylelerinin. Böylesi transferlerin olağanlaştığı bir dönemi idrak etmekteyiz. Kişilerde değişimler, dönüşümler, farklı görünüşler olduğu gibi, bunlar olmadan da falan gazetede yazan birisi, bir başka ve büyük bilinen filan gazetede yazar duruma gelebiliyor.
Hâsılı basınımız günümüzde bu özetlemeye ve anlatmaya çalıştığım özellikleri yansıtıyor açıklıkla. Tabii ki bunların farkında olanlar olduğu gibi olmayanlar da vardır ve çoktur büyük ihtimâlle.
Kısa bir süre önce bir gazete yazarı, bir düşünce adamı olarak tanınan, ahlâk ve şahsiyet timsâli denilebilecek bir insan göçtü bu dünyadan. Akif Emre’den söz ediyorum. Aniden oldu ölümü. Allah rahmet eylesin. Cenaze namazında ve defni sırasında basından bazı kimselerin yüzlerine baktım, çok etkilenmiş ve düşünceli göründüler bana. Kendilerini bir muhasebeye tabi tuttular mı, bilmiyorum tabii, ama dikkat çekici bir görünüşleri vardı. Basından belki saygı duydukları ama ilgi duymadıkları birinin ani ölümü etkileyici, düşündürücü olmuştu, sarsmıştı sanki onları.
Yazı yazma işi önemli. Gazete yazısı da olsa. Yazı arayanlar, yazıdan medet umanlar var çünkü. Yazı insanı, insanlığı yansıtır olmalı; samimiyet, ahlâk, şahsiyet, bilgi, hikmet, düşünce yansıtmalı. Bunları arayanlar, gözleyenler vardır muhakkak. Azlığı, çokluğu önemli değil; olması önemli.
No Comments