“Gençlik yıllarımdan bugüne birçok şey oldu ve olanların hiçbiri içime sinmedi.”
İsmet Özel‘in “Türküm Doğruyum İntikamım Ülkemdir” isimli kitabının (TİYO Yay., Aralık 2019 l. Baskı) başlarından yapacağım alıntılamalardan (ilki, kitabın ikinci cümlesi olarak başlığı teşkil ediyor) ibâret olacak bu yazı.
“Yarım bıraktığımı ikmal etme hissine beni sürükleyen bunca yıl okuyucu edindiğim zannıdır. Yazdıklarımı titizlikle takip edenler olduğu hissi güde güde buraya getirdi beni. Madem onlar sadakat gösteriyor, ben de ihanete meydan vermeyecektim. Vaktinde paçamı yazma hatası da aynı sebepten kapmıştı. Annemin, babamın okumadığı şeyleri yazmanın bana yarar bir yanı var mıydı? (s.7)
“İnsanlığımızı varacağımız yeri düşünmeğe borçlu olduğumuz, dönülecek bir baş olmadığını bilmeğe borçlu olduğumuz bilinci Müslüman olmasaydık bile bizi bekleyecekti.” (aynı s.)
“Varlık gösterebilmişlik ne çocukluk, ne de ihtiyarlık adına söz konusudur. Varlık gösterebilmişsek çocukluğumuza rağmen, ihtiyarlığımıza rağmen gösterebilmişizdir.” (s.8)
“Kabuk benim cihetimden umduğumdan daha çabuk çatladı ve ortaya tasavvurumun aksine bir şey çıktı. Yani makbul bir şey çıkmadı. Her insanı tek başına bir nesil sayacak olursak beni neslimi idame ettiremeyişimin yakınması ihata etti.” (aynı s.)
“Her gün tok gezebilmek bir marifettir. O marifetten ne kadar artırdıysanız elinizdeki fazlayla canınızın çektiğine laf yetiştirirsiniz.” (s.9)
“Bu güne kadar hiçbir peygamber, hiçbir filozof, hiçbir sanatçı, hiçbir bilim adamı dünya haline mümessillik (temsilcilik -a.a-) edecek bir imtiyazı elinde tutamamıştır. Buna mukabil dünya hali her peygamberin, her filozofun, her sanatçının, her bilim adamının sorumluluğu altına girer. Dünya hali meşruiyeti (şeriata / kanuna uygunluk -a.a-) umursamayıp hükümranlık taslamaktır. Belki de işin aslını bunda aramalı. İşin aslı dünya halinin asıl denecek bir taraftan mahrum bırakılışıdır. Kolaycıyız. (…) Kant aydınlanmadan daha çok bir Kopernik devriminden bahisten hoşlanırdı. Karl Marx senin biyologide yaptığını ben sosyal bilimlerde yapacağım iddiasıyla Charles Darwin’e bir mektup döşendi. Şöhret gülünçlükle tamamlanmadığı zaman meşhur adam ortaya çıkmaz.” (aynı s.)
“Modernlik insanın sorumluluğuna fert oluşu dikkate alınarak kenetlenmiş, kilitlenmiştir. İşte hepimizin acziyeti bu kilitlenme vakıasında. (…) Giderek değersiz dünya Nobel ödülü alabilmek için her olmazı olura çevirenler elinde bilimsel dünya oluverdi.” (s.10)
“Ortalığı bir çağrı kaplamışsa merak ederiz. Çağrı çağın çağrısı mı? (…) Hangi çağ davete icabeti vazife bilir? (…)” (aynı s.)
“(…) Hay huya hayretle bakmağı çocukluğumun en esaslı tecrübesi saymalıyım. Çocukken dünyanın hay huyuna hayranlıkla bakardım. Çocukluğu terk eder etmez beni başka herhangi bir alanda değil sanat alanında bir geleceğin beklediğine inandım. (…) Hristiyan yılların 1966’sında derin bir kederle Geceleyin Bir Koşu’yu yayınladığım bu gün de hatırımda.” (aynı s.)
Sayısız adamlığım (sayılı adamlardan kabul edilmediği imâsı -a.a.-) adamlığıma halel (eksiklik -a.a.-) getirmedi. Ölüp gideceğim besbelli olduğu halde ve bana ait bütün iyi şeyleri beraberimde götürmekle kalmayıp terekemde sadece kötülüklerin sırıtacağını bildiğim halde adamlığa, sayısız adamlığa oynuyorum.” (s.11)
“(…) Şiir insana tamamlama şevkini sunarak var olur. İnsan bir kütür, bir dil içinde tutulur şiire. Bu tutkunluk neyin tamama erdirildiğini bilmeksizin insanı kaplar.” (aynı s.)
No Comments