Gökhan Özcan’ın “Hayatın fiziği ve metafiziği” başlıklı yazısının (Yeni Şafak, 20.12. 2021) birkaç yerinden alıntılamalar
“(…) Tepeden tırnağa teknikle, mekanikle, organizasyonla, projeksiyonla doldu hayatımız. İnsanın ve hayatın metafiziğine dair meraklarımızı neredeyse tamamen yitirir hale geldik. İnsan da hayat da tek boyutlu değil oysa. Bu tek boyutluluğa mazeret kılınan bilim bile öyle değil hattâ… Tabiatımız alemi bu şekilde tek boyutlu kavramaktan, metafizik derinliğinden yoksun kılınmış bir insan ve hayat algısıyla idare etmekten ızdırap duyuyor. Hızla çogalan ruhsal daralmalardan, psikolojik arızalardan , asabiye patlamalarından bunu görebiliyoruz. (…)
‘Yaşayan benliğin tek ereği vardır ancak; kendi varlığının dopdolu bütünlüğüne ermek, bir ağacın tepeden tırnağa çiçeğe duruşu, bir kuşun bahar güzelliğine ya da bir kaplanın parıltıya bürünüşü gibi’ diyor D.H. Lawrence, ‘Anka Kuşu’ kitabında.
Ölümün unutturulmaya çalışıldığı, adeta hayata, yaşıyor olmaya, genç kalmaya, hiç yaşlanmamaya olmuyorsa eskimeyi geciktirmeye kurulmuş, kurgulanmış bir hayat… İnsan dışında her şey eşyanın(şeylerin a.a.), hayatın tabiatına teslim olarak yaşıyor. Ölümün görünmez kılındığı tek boyutlu bir hayat algısına inanmaya motive ediliyoruz, yönlendiriliyor, hatta zorlanıyoruz hepimiz. (…) Hiçbir şeye gerçek bir kıymet biçemiyoruz. (…) Ölümü gözden ve gönülden ırak tutunca fanilik hissi kayboluyor, elimizdeki her imkanın sonsuza kadar kendini çoğaltacağına inanır hale geliyoruz içten içe. (…) Yalana inanmaya, yalanla yaşamaya, yalana kapılmaya meyyal hep bir yanımız. (…) İlahi kelam, ‘Dünya hayatı bir oyun ve eğlencedir’ diye haşa boşuna mı uyarıyor bizi.
Lev Tolstoy, ‘Ölüm Manifestosu’ndaki şu satırlarıyla hayatın unutulmuş bir sırrını fısıldıyor kulağımıza: ‘En kof ceviz bile kırılmak ister. Olgun yemişler tutunamaz ağaca. Öyleyse kabuğum kırılacak diye hayıflanmamalıdır insan. Toprağa düşmemek için çırpınmamalıdır meyve. Düşün! Bir şeyin geldiği yere dönmesi kadar sevindirici ne olabilir? Tohumun ağaca, ağacın tohuma dönüşümünden başka bir şey değildir hayat. Yani ölüm. Fakat insanlar ölüyü kefenledikleri gibi ölümü de kefenlemişlerdir. Ve kefenlenen her şey öldürücüdür. İnsana düşen, tüm libaslarından soyup öylece seyretmektir ölümü. Yani hayatı…‘ (…)”
No Comments