Gökhan Özcan’ın “Vehim vehim” başlıklı yazısından…
“Başımıza gelen bir şey, bizim olmasını umduğumuzdan başka bir şey oluyorsa hiç hoşumuza gitmiyor bu. Çünkü ne olmasını umuyorsak, sadece onun hakkımızda hayırlı olduğuna inanıyoruz. Dilimizden hazır kalıp tevekkül ifadeleri dökülüyor olsa da; içimizden neyin hakkımızda iyi, neyin kötü olduğunu ‘kendi’mizden başkasının bilemeyeceğine inanıyoruz. (…)
“Hakkın olacak işler/ Boştur gam-u teşvişler/ O hikmetini işler/ Mevla görelim neyler/ Neylerse güzel eyler” buyurmuş Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri ‘Tefvizname’sinde; keşke azıcık fikredebilsek, keşke biraz hazmedebilsek, keşke bu hakikati içimizin baş köşesine inceden nakşedebilsek!
“(…) Kendi kurguladığımız bu tekno-dünyada yapıp edebildiklerimizden edindiğimiz ezberle, gerçek hayatı da her yönüyle planlanabilir kılabileceğimizi zannediyoruz. Oysa yine kendi hayatımızdan her an çıkarabileceğimiz sayısız dersle sabit ki, hayatın bizi aciz bırakan bir kurgusu var ve esasında her şey kendi kaderinde akıyor. Her ırmağın kendi yatağında akması gibi, bizler de kendi mukadderatımız içinde akmak, anbean kendi hikayemizi yaşamak durumundayız. Bunu kavramadan ‘irade’yi anlamamız ya da yanlış anlamaktan kurtulmamız da mümkün değil! Hayatın kontrol edilebilir, yani programlanabilir olduğuna inanmak modern zamanlara özgü bir vehmin, bir kafa karışıklığının neticesi… İrade ise, tam da bu kafa karışıklığını aşmak için gerekli! (…)“
http://www.yenisafak.com/yazarlar/gokhanozcan/vahim-vehim-2038553
No Comments