“Hayatınızı idame ettirmek için lüzumlu saydığınız nesne, şahıs ve kurumlarla kuşatılmış durumdasınız.”
İSMET ÖZEL‘in İstiklal Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde YALNIZLIĞA KARŞI FERT başlığı altında çıkan yazısının (https://www.istiklalmarsidernegi.org.tr / IsmetOzel?İd=249&Katld=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar bu yazıyı oluşturacak.
“(…) Delirmemek için Batı’da cereyan eden her şeyden ancak şaka ile karışık söz edebiliriz. (…)”
“Mizah duygusu taşımak insanın tabii hali midir? Hayır, binlerce defa hayır. Hayatımız eğer mizah duygusuna geniş yer vererek geçiyorsa bilin ki, günlük ekmeğiniz uğruna da dâhil olmak üzere bütün çalışmanız başkalarını aldatmaktan doğan fırsatları değerlendirmenin hâsılasından teşekkül etmektedir. (…) George B. Shaw “Şimdiye kadar yazdıklarıma mizahtır deyip geçtiler; eğer ciddiye alacak olsalardı beni defalarca idam etmiş olacaklardı.” demişti. (…) Ucunda öiüm olmayan bir şeyi ciddiye almadığımı daha önce yazmış ve söylemiştim. Bunu şimdi de ikrar etmekten tedirginlik duyuyorum. (…)
Şerefli hayat derken bilhassa insan hayatından söz ettiğimizi hem hatırlamamız, hem de hatırlatmamız gerekiyor. Bizler, evine girerken üzerinde hiç para bulundurmayan Peygamber’in ümmetiyiz. İnsan olmanın ancak safiyete tâlip olmakla mümkün olabileceğini hatırlamalıyız. Safiyete ise parayla nefsimiz arasına mesafe koyarak ulaşabiliriz. (…)
Mali hegemonyası olmadan Dünya Sistemi’nin ayakta kalamayacağının bilgisi insanları yalnızlığa sürüklüyor. Hayatınızı idame ettirmek için lüzumlu saydığınız nesne, şahıs ve kurumlarla kuşatılmış durumdasınız. Sistemin âleti olmadan açlıktan kurtulamıyorsunuz. Sistem hayatımızı âniden işgal etmedi. (…) Bütün menfîliklere rağmen sistem elimizden karakter inşa etme imkânımızı alamadı. (…) İnsanoğlu karakterini ancak Müslüman olarak inşa edebilir. Tarih bize bunun şıpın işi yapılamayacağını gösterdi. Çevreye uymanın gereği olarak Müslüman görünmenin karakter inşa etmekle bir ilgisi yoktur. Karakter edinme vakıasıyla ancak İslâm, iman, ihsan sıralamasının neresinde bulunduğunu kavradığın zaman tanışabilirsin. Şahadet getirdiğin zaman modernliğin bütün belâları karşısında bir zırha kavuşursun. (…) Evet Malcolm X’in ölmeği özgürlüğün bedeli sayması isabetlidir; ama ölümü tatmadan da şehit olunmaz. Modernlikle nasıl başa çıkılacağını bize, biz Müslümanlara öğreten Batılı düsturlarla yaşamağı kuralın doğruluğunu doğrunun insanîliği karşısına koymağı reddettiğimiz için reddediyoruz.
Müslümana göre insanîlik Avrupa kültürünün hümanizma diye adlandırdığı şeyden farklıdır. (…) Ortaçağ’da Avrupalı Hıristiyanlar gökteki cisimlerin ilahî güçler (bilhassa melekler) vasıtasıyla hareket ettiklerine inanırlardı. Kopernik gök cisimlerinin hareketleri bahsinde farklı bir görüşü gündeme sokunca modern ve seküler Avrupalı fikir değiştirdi: Mademki gök cisimleri onları harekete geçiriyormuş; demek ki melekler yokmuş! (…) Yine de çocuklarımıza bir ve birçok yanlışlık sarmalını ders diye öğretiyoruz. Zaman içinde saçmalıktan zevk alır hale geliyoruz.
Hıristiyanlığın zulmünden bunalan Avrupalı hem özgürlüğünü kullanmak, hem de emniyet içinde olmak istedi. Oysa bunun Avrupalının yaşadığı şartlarda gerçekleşmesi mümkün değildi. (…) Buna mukabil Kur’an özgürlüğün emniyet içinde, emniyetin ise özgürlüğün gölgesinde tadılabileceğini bilen bir kültür ortamında indirildi. Arapların yaşadığı yerler Antik Çağ’da Arabia Felix, yani ‘mutlu Arabistan’ diye anılırdı. Çünkü çöldeki bedeviler söz ve davranışlarına hudut koymak isteyenlere aldırmazlardı. (…) Kendilerininkinden başka dillerden etkilenişleri de asgari, yani yozlaşmağa varmayacak seviyede idi.
Birer Müslüman olarak dünyada cennet aramıyor veya dünyayı cennet kılma çabasına dalmıyoruz. Bu bizim zindan diyerek kınadığımız dünyada işkence görmeğe razı olduğumuz anlamına gelmemeli. Zulme rıza göstermemek Müslümanlığın şanındandır. İmanımız bize özgürlüğü güvenliğimizle harman edilmiş halde veriyor. Özgürlüğün ve güvenliğin birleştiği yerin zirve olduğunu akıldan çıkarmayalım. (…) Allah’ın koyduğu kuralları her aştığımızda maneviyatımızın bir bölümünü kaybediyoruz. Bu kayba uğramamak için İslâm bir hareket hattı teklif ediyor: Kelime-i şahadet getirdiğimiz zaman yalnızca bir ilah’ın en küçüğünden en büyüğüne bütün kâinata tasarruf ettiğini öğreniyoruz. Allah’ın gücü hakkındaki bilgiyi ona kulluk eden son resul’den ediniyoruz. (…) Varacağımız en yüksek menzil ihsan’dır. (…)” (İsmet Özel’in 27 Rebiülahir 1446 (30 Ekim 2024) tarihli yazısından bazı alıntılar)
No Comments