“Her bir nebî zamanının kâmil insanı ve Allah isminin mazharıdır”

 

Muhyiddin İbn Arabî‘nin (m.1165-1240) ünlü eserlerinden biri olan Fusûsu’l-Hikem‘in Tercüme ve Şerhinin(Ahmed Avni Konuk, ) Yayına hazırlanmış İkinci Cildinden (Prof. Dr. Mustafa Tahralı-Dr.Selçuk Eraydın) kısa bir bölümü daha da kolay anlaşılır kılarak alıntılamamdan ibâret olacak bu yazı.

“Başlıkta belirtildiği gibi, her bir nebî Allah isminin mazharı olarak her ne kadar tüm isimlere mazhar ise de, onun üzerine gâlib olan bir hâs (özel) isim vardır. Dolayısıyla o nebînin bineği dahi, bu ismin sûretiyle görünür olup, onun üzerine hükm eder. Sâlih(a.s.)a dahi Fettâh ismi gâlib olduğundan, onun bineği ‘fütûh’ (fetihler, açılımlar) ile görünür oldu. Bununla birlikte bineklerin işaretleri yalnız nebilere mahsus değil, belki Âdem oğlunun her biri için de binek vardır. Çünkü insanî hakikatlerden her birisinin bir rûhu vardır; ve o ruh bir ismin mazharıdır ki, Allah Teâlâ onunla bu şahsı terbiye eder. Ve yine herbir rûhun da cismânî âlemde bir cesedî sûreti vardır; ve o cesed bu rûhun mazharıdır. Ve sâbit hakikat mertebesinde, yani ilmî mertebede rûhun hâline uygun bir özel mîzac vardır; ve onun bedeninin sûretine bu mîzac gerekendir.

Ve bu işlerin hepsi sâbit hakikat hâllerindendir. Rûhun ilâhî zâta olan nisbeti, özel Rabbi olan gâlib isimdir; ve bu rûhun sâhibi olan şahsın seyri ve terakkîsi, ancak o gâlib ismin hazinesinde olan şeyin kuvveden fiile çıkması içindir.

Şu hâlde enbiyâ (aleyhimü’s-selâm)dan her birisinin bir kendine mahsûs mezhebi ve özel yolu olup, bu yola göre de bir bineği vardır. Bu özellik de onun zâtî istidâdı gereğincedir.” (s.330)

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked