“İbn Arabî’nin Günlük Duaları Ve Şerhi”nden bazı alıntılar
Orijinal adı Şerh-i Evrâd-ı Usbûi’yye li’ş-Şeyhi’l-Ekber Muhyiddin el-Arabî olan bu eser Muhammed Nûr El Arabî tarafından şerh edilmiş ve merhûm Mahmut Kanık‘ın tercümesiyle İz Yayıncılık’tan çıkmıştır (2011).
Bu eserin birkaç yerinden yapacağım alıntılamalardan ibâret olacak bu yazı.
“Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez.”(Müddessir, 74/31) Bundan ma’lûm oldu ki, şeylerin zâtî tesbihleri ihâta yolu üzere kaydedilmiş değildir. (Pazar Günü Virdi bölümünden, s. 45)
“Her zerre Allah Teâlâ’nın bir olduğunu isbat eder. Her bir zerrede delâlet (yol gösterme) vardır. O da şudur ki, her bir şey kendi mertebe ve belirmesinde tekdir. Bir yönden bile ona benzer yoktur. Çünkü ilâhî tecellîlerdir. Her bir tecellî sondur.” (s.46-47)
” Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm. Kenzün ihtassânâ bihî min hazâyini’l-gaybi ve’l-cûd ” (s.47)
” Lâ havle yani isyandan-günahtan geri durmakta tâkatimiz yoktur. İllâ billâh ancak Hakk’ın tecellîsi ile olur. Öyle Allah ki el-aliyyü noksan sıfatlardan münezzeh el-azîm cümleyi ilmiyle kuşatıp dilemesiyle özel tuttukda kudretiyle îcâd eden zâttır. Bu ‘ lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi’l- aliyyi’l-azîm kavli (sözü), risâlet (peygamberlik) şerefi (s.a.v.) hazretlerinden yani cömertlik ve gayb hazinesinden bize mahsus ve ihsan kılındı.” (s.47)
“O zâtın sırrı o zâtı idrak ve temyîzden(ayırma) perdelemiştir. Zâtın isimlerinin sırrı kayd olunmuşlarıdır. İşin aslında zât görünen, ve kayd yok-olandır. Kayd, tahkik eden katında harf zâtının işleridir (tecellîleri) ki, dolayısıyla akılların idrâkinden örtülüdür.” (s. 47)
“Estenzilü bihî külle hayrın ve edfa’u bihî külle şerrin ve dayr’ Biz her hayrı bu şerîf sözle talep eder ve her şerr-i dayr’ı yani kötüyü def’ ederiz.” (s.47)“Allah ki zâttır. Her şeyleri îcâd edicidir. Yani zâtın Zâhir ismiyle zuhur eder. Öyleyse bunu iyi anla! Bu şeyler evvelden yok imiş de sonradan varlık bulmuş demek değil, belki ilmî varlıktan âşikâr varlığa geldiler.” (s.48)
“İlham melek vasıtasıyla hızla kalbe bırakılandır. İşte bunlar bâtındandır (‘zâhir’in zıddı); fehm (anlama) zâhirdendir. Zâhirle de bâtınla da maksûd mutlak zâttır. Gayri anlaşılmaya.” (s. 48)
“Evvel ve âhir ile zâhir ve bâtın Zât’tır. Ve o Zât şeyin oluş ve varlığından evvel ve sonra alîmdir (çok bilen).” (s. 49)
No Comments