İbnü’l-Arabî’nin hayal teorisinin epistemolojik ve ontolojik vechesinin temel iddiaları

 

Bu iddialar temelde birbirinden mutlak anlamda bağımsız olmayan iddialardır. Hayalin epistemolojik vechesine ilişkin temel iddia, onun Allah’ın sıfatları itibariyle âleme yakın oluşunu ve benzerliğini (teşbih) idrak etmeye götüren bir yeti olduğudur. Yine teorinin bu yönü kapsamında hayal, soyut makullerle duyumların somut suretleri arasındaki karşıtlığı birbirine yaklaştırma işlevine sahiptir. Teorinin ontolojik vechesiyle ilgili temel iddia ise, her ne kadar geniş kapsamından ve vechelerinin çokluğundan dolayı farklı kavramlarla ifade edilse de Hakk’ın ilk tecellisinin mutlak hayal mertebesinde oluşudur. İlk tecelliyi ifade eden mutlak hayal, aynı zamanda varlığın ve yaratmanın temel unsuru olduğu için âlemin bütünüyle ilahî tecelliler ile mutlak hayal mertebesinde zuhur ettiği iddiası gündeme gelir. Epistemolojik ya da ontolojik vechesi itibariyle hayal, maddî duyular âlemi ile metafizik âlem arasında berzahtır.

İbnü’l- Arabî düşünce sisteminin diğer meselelelerinde yaptığı gibi hayal teorisini de zengin bir terimler örgüsüyle sunar. Tüm bu terimler, özü itibariyle tek olan kuşatıcı bir hakikatin muhtelif yönlerine işaret ettiği için mutlak anlamda birbirinden farklı ya da birbiriyle ilişkisi olmayan hakikatlere atıfta bulunmaz. İbnü’l-Arabî’nin hayal teorisinin ontolojik ve epistemolojik yönleriyle ilgili olarak; bitişik (muttasıl) hayal, ayrık (munfasıl) hayal, mutlak hayal, hayal (misal) âlemi ve berzah olmak üzere beş ana kavramı ve her kavramla ilgili de temel önermeleri vardır. Bitişik hayal epistemolojik olarak aktif bir algılama biçimidir. Ayrık hayal varlıkla ilgili, zihinden bağımsız zatî bir merebedir, dolayısıyla teorinin ontolojik vechesni ifade eder. Mutlak hayal yine varlıkla ilgilidir ve Hakk’ın ilk tecellisini ifade eder, Hayal âlemi varlık mertebeleri içerisinde maddî âlem ile metafizik âlem arasında bulunan ve kendine has özellikleri haiz varlık mertebesidir. Berzah ise gerek epistemolojik gerekse ontolojik anlamda hayalin, birbirinden farklı iki alan arasındaki çelişkiyi mutlaklıktan çıkararak geçişi sağlama özelliğini ifade eder.

Teorinin tüm bu kavramlarına ilişkin temel önermelerinin ayrıntılarını şu şekilde ifade edebiliriz: Hayal gücü epistemolojik olarak duyu organları kadar gerçek, hatta onlardan daha aktif çalışan bir bilgi yeteneğini ve algılama biçimini ifade eder. Bu yeti algılanabilir verileri dönüştürmek sûretiyle deşifre edilmesi gereken simgelere dönüştürür (Schwarz, s.384). Bu epistemolojik yapısıyla hayal, en dar anlamıyla duyusal olarak algılanabilen bir surete sahip olandır.




No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked