İki önemli gazete yazısından alıntılar
Bu günün (7 Ocak 2018 Pazar) iki gazetesinde(YeniŞafak ve Sabah) birer önemli yazı okudum. Mahmud Erol Kılıç‘a ve M. Şükrü Hanioğlu‘na ait bu yazılar. Bu iki yazının herbirinin üç yerinden alıntılar sunacağım.
“(…) Öncelikle şu bilinmelidir ki burada ve öncesinde yazdıklarımız bir Müdâfânâme’dir. Yani yapılan saldırılara karşı bir nefsi müdâfâdır. Yoksa saldırı bizden başlamamıştır. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali kendileri öyle bir diskur çekiyorlar ki verilen cevapları hazmedemiyorlar. (…) Aynı hoca bir yazısında ecdadın îlây-ı kelimetullah için Viyana’ya sefere çıkmasını “savaş” değil de Fetih diye kavramlaştırıp kutsallık kazandırmasını tenkid etmişti. Nedense Kutsal olanla bir türlü anlaşamıyorlar bunlar. (…) İslam Ansiklopedisi’nde “İbn Arabi” maddesini bu fakir yazdı. Yazım sürecinde yaşadıklarımı ve duyduklarımı yazsam kitap olur. (…)”
https://www.yenisafak.com/yazarlar/mahmuderolkilic/bir-ilmin-nefsi-mudfasi-2041892
“(…)Türkiye’de muhafazakâr kalkınmacılığın “egemen” siyasal ideoloji haline gelmesi, devletçi modernleşmeciliğin kısa fasılalar dışında “iktidar” olamamasının yanı sıra onun demokrasiyi bir “söylem” olarak “daha fazla” kullanmasına yol açmıştır. Buna karşılık kendisine “sol,” “sosyal demokrat” benzeri sıfatlar yakıştıran bu siyaset yaklaşımı “özünde” otoriter bir toplumsal mühendislik projesi olması nedeniyle bir “demokrasi” tasavvuruna sahip değildir. Onun ortaya bu alanda somut hedefler koyabildiğini söyleyebilmek zordur.
Buna karşılık muhafazakâr kalkınmacılık da “muhalefet” dönemlerinde geliştirdiği çoğulcu, özgürlükçü programları iktidara geldiğinde “söylem”e indirgemekte ve “kalkınma projeleri” üzerine yoğunlaşmaktadır. (…) Önemli olan “modernleşme” ya da “kalkınma” hedeflerine ulaşılması durumunda “demokrasi”nin “liberal” biçimi olmasa da “cumhuriyetçilik” ya da “değerlerimiz” ile bağdaşacak şekillerinin onları takip edeceğinin varsayılmasıdır. Kemalist projeyi sahiplenen kutup “modernleşme” gerçekleştiğinde, karşıt siyaset yaklaşımı ise “kalkınma” tamamlandığında “demokrasi kalitesinin artacağı”nı düşünmektedir. (…) Dolayısıyla siyasetimizin değerler hiyerarşisini sorgulayarak demokrasi hedefleri geliştirmesi geleceğimiz için hayatî önem taşımaktadır. Türkiye’nin “tekil bir modernlik”i geniş kitlelere benimsettirmesi ya da GSMH’yı 2 trilyon, kişi başına düşen millî geliri yirmi bin doların üzerine çıkartması, dünyanın ilk on ekonomisi içine girmesi onu otomatik olarak “liberal bir demokrasi”ye dönüştürmeyecektir. (…)“
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/hanioglu/2018/01/07/neden-demokrasi-hedeflerimiz-yok
No Comments