“Îmân ve teslîmden başka ma’rifet yolu yoktur.”

 

Abdülkerîm el-Cîlî‘nin İNSÂN-I KÂMİL isimli eseri Abdülazîz Mecdi Tolun tarafından tercüme edilmiş, (merhûm) Yrd. Doç. Dr. Selçuk Eraydın, Ekrem Demirli ve Abdullah Kartal grubunca Yayına Hazırlanmış, İZ Yayıncılıktan 266. Kitap olarak, 4. Baskısı 2015’de gerçekleşen önemli bir eserin günümüzde kitaplaşmış durumudur. Bu kitabın başlarından yer yer yapacağım alıntılamalar bu yazıyı oluşturacak.

“Bu kitâbda öyle esrâr üzerine tenbîhâtta bulunacağım ki, hakikat ilmi vâzıı (koyucusu) o sırları hiçbir kitâba derc etmemiştir (koymamıştır). Tabiî bu esrâr (sırlar), Hakk’ın ma’rifetine ve mülk ve melekût âlemlerine ilişkindir.”

“Bundan dolayı kitabımızı mütâlaa edenlerin son derecede ehemmiyetle teemmülü (etraflıca düşünmeleri) ve tefekkürü (zihin yormaları) zorunludur.”

“Ben bu kitabımı mütâlaa edenden şunun yapılmasını ister ve rica ederim ki, benim bu kitabımda aldığım ne kadar araştırma konuları varsa, onlar Kur’ân-ı Kerîm ve ahâdis-i şerîfe ile teyîd edilmiştir. (…)”

“Bu gibi hususlarda inkârı terk ile teslîmin faydası, hakikati bilmeğe vâsıl olmaktan mahrum olmamak içindir. Bu bir kesin husustur ki, bizim ilmimizden bir şey inkâr eden kimse, inkârı devam ettikçe, ilmimize ulaşmaktan mahrumdur. Ve bu bâbda idrâk için başka bir yol yoktur. (…) Onun için îmân ve teslîmden başka marifet yolu yoktur. Ve kitabımızın mütâlaasına rağbet eden kimse bilmelidir ki, Kur’ân ile, hadisler ile teyîd edilmiş olmayan her ilim dalâlettir; fakat onun teyîd edenini ve delîlini mütâlaa edenin bulamaması noktasından değil. Bu ilimde öyle mühim arama / araştırma konuları vardır ki, kitâbullah ile hadisler ile teyîd edilmiştir; fakat senin istidâd kudretin onu anlamaktan seni men etmiştir. Onu zâtî himmetinle idrâke muktedir olamazsın.”

“Bu iktidar yokluğuyla zannededersin ki, kitâbullah ile yahut hadis ile o bahis teyîd edilmiş değildir. (…)”

“Burada izahı gerektiren bir mesele daha olup, o da kitâbullahda (Allah’ın kitâbında) ve hadîs-i şeriflerde vârid olan (gelen) karşıt meselelerdir. Misâlleri: Sen sevdiğini hidâyet edemezsin; fakat Cenâb-ı Hak istediğini hidâyet eder (Kasas, 27/56) âyeti ile; Sen elbette doğru yola hidâyet edersin anlamında olan (Şûrâ, 42/52) âyeti. Kezâ Allah’ın evvelâ halk ettiği akıldır; Allah’ın evvelâ halk ettiği kalemdir ; Allah’ın evvelâ halk ettiği, yâ Câbir, Peygamber’inin nûrudur. Bunlar birbirlerine mukâbil gelmiştir. (…)”

“Peygamberimiz için olmayıp da, Allah için olan hidâyet, Allah’ın Zâtına hidâyettir. Peygamberimiz için olan hidâyete, Hakk’a ulaştıran yola hidâyettir deriz.”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked