“İnsanların böcekler gibi yaşamağa itiraz etmeyişleri beni hayrete düşürüyor.”
“(…) Kani olduğum, katiyetle kani olduğum şey karşımda devasa bir küfr âlemi bulunduğudur. Hayatımın her safhası küfrün tam tekmil bir millet olduğuna şahadet etmekle geçti. Kâfirler ihtidamın öncesinde de hasmımdı. Husumet duyulan biri olarak yaşamanın ne demek olduğunu iyi bilirim. (…)
İnsanların böcekler gibi yaşamağa itiraz etmeyişleri beni hayrete düşürüyor. (…) Yine de, yazdıklarıma rağbet edenler arasında kendini ikaza açık tutanların bulunabileceği ihtimaline güveniyorum. (…) Millet denildiğinde Türk milletinden başka bir topluluğun işaret edilmediğinin telaffuzunu göze alan ise hiç yok. (…) Ben varlığımdan emin olsaydım her sabah uyandığımda ötemi berimi yoklamazdım.
(…) Külliyen tahayyül kabiliyetimize terkedilmiş Türk milleti çürüklüğü yüzünden mi, sağlamlığı sebebiyle mi dikkat çekiyor? (…) Eğer Türk milletinin başına 27 Mayıs 1960 belâsı uğramamış olsaydı bugün eteklerimiz sağlam bir demokrasi tatbikatının meyveleriyle dolu olacaktı.
(…) Descartes, Spinoza, Leibniz neler ürettiyse bunların hepsi Mohaç sonrası Avrupa kafasının tutunma ihtiyacı hissettiği gerekçeleri ihtiva eder. (…) 1908’de Yahudilerin bütün gayr-i müslim anasırı himayesine alarak ve fakat aralarından hiç birine Avrupa’da teraküm etmiş sermayeden menkul iktidarı katında pay vermeksizin devleti külliyen ele geçirmesi üzerine millet davası gütmenin yerini sosyalizm taraftarlığı aldı.”
(İsmet Özel, İstiklâl Marşı Derneği İnternet Sitesi, “Başını Örten Kızlar Felsefe Bilmelidir” serlevhası altında çıkan 26 Şubat 2018 tarihli “İşin Şakası Ve/Veya Felsefesi (III)” başlıklı yazısından)
http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/Yazi.aspx?YID=1428&KID=63
No Comments