İsmail Kara’nın ‘Resimli Cumhuriyet Din Kitabı 1’in SUNUŞ Bölümünden alıntılar
“(…) Osmanlı Devleti’nin Birinci Cihan Harbi’nin sonunda adeta her bakımdan tükenişinin akabinde Millî Mücadele’nin varlık alanına çıkması / çıkabilmesi ve bu ‘oluş‘ sırasında Ankara’da yeni bir devletin teşekkülü, bunun zorlukları ve başarıları zaviyesinden bakıldığında bir asır mühim ve önemli bir devire ve tecrübeye işaret edecektir. Bu sebeple de bir asır ‘kendi‘ yakın tecrübemizin bir parçası olarak bütün kuvvet ve zaaflarıyla ele alınmayı ve soğukkanlılıkla değerlendirilmeyi hak eden bir zaman kesitidir. Buna tabiri caizse bir muhasebe yapmak, kâr-zarar hanelerini açıkça gösteren bir bilanço çıkarmak da diyebiliriz. Bundan sonra yola nasıl devam edebileceğimize dair sorular, sorgulamalar, müzakereler açısından da farklı önceliklerle ve farklı bakışaçılarıyla yapılacak her türden ciddî tasvir, tenkit ve değerlendirme kıymetli olacaktır. ”
“Bu çalışmanın yapmak istediği de bugünü ve geleceği hesaba katarak Cumhuriyet devrini, geniş mânada din, İslâmiyet ve Müslümanlık merkezli olarak, bu alanlara ilişen laiklik anlayışları ve politikalarını, Cumhuriyet inkılaplarının hem mevzuat hem de uygulama itibariyle zorlu hikâyelerini, sekülerleşme istikametinde değişen tarih, kültür, dil, hukuk ve düşünce meselelerini, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı ve din anlayışını, verdiği din hizmetlerini, Eğitim sistemini ve bunun içinde ‘din eğitimi‘ni, cemaat ve tarikat yapılarını, yeni dinî grupları, din eğitimi kurumlarını, Din Derslerini, irtica edebiyatını, İslâm dünyası ile inişli-çıkışlı ilişkileri, siyaset kurumunun ve siyasî aktörlerin, asker-sivil bürokrasinin, üniversitenin, aydınların, basının dinî konulara yaklaşımlarını, mütedeyyin aile kızlarının eğitimin ve hayatın her kademesine katılma isteklerinin ortaya çıkardığı tesettür-başörtüsü hadisesini, Halk Müslümanlığının tezahür biçimlerini ve onun çeşitli yollarla bastırılmasını, Alevîliği, tarihi / tarihî mirası ve eserleri hesaba katmayan yeni şehirleşme ve yeni cami mimarisi örneklerini, dinî yayınları…, nihayet bunların hepsiyle alakalı olarak dindar-mütedeyyin insanların karşı karşıya kaldıkları meseleleri anlama biçimlerini ve siyasî merkeze karşı destek, muhalefet ve mücadele tarzlarını…, bütün bu süreçlerin içinden geçen biri olarak bir daha ele almak, tasvir, tahlil ve tenkit etmektir.”
“Bu maksatlarla yola çıkan elinizdeki çalışmanın bazı husûsiyetleri ve istisnâilikleri de var. Bunlardan biri konuyla alakalı bütün meseleleri birbiriyle irtibatlı olarak, bir bütünlük içinde ve eğitimli herkesin rahatlıkla okuyabileceği bir tarzda 70 başlık altında, maddeleri hayli uzun tematik bir ansiklopedi gibi ele alan ilk çalışma olmasıdır. İkincisi 30 yıldan fazla bir zamandır derlemeye çalıştığım bu sahanın görsellerini (fotoğraf, karikatür, çizim, belge, resim; mabetlere, evlere, dükkânlara asılan levhalar, yazışma, kitap ve broşür kapağı, hat istifi, gazete ve dergi kupürü, halk Müslümanlığı unsurları, hanımların bez üzerine örerek yaptığı şekil ve yazılar, afiş, flama, kartpostal, pul, efemera,propaganda malzemesi, el ilanı ve duyurular, beyanname, reklam tasarımlarını…) önemli ve açıklayıcı bir kaynak olarak kullanmak ve teknik bilgiler eşliğinde tafsilatlı altyazılarla yorumlamak; din ve laiklik meselelerini, siyasi merkezin bakış ve icraatını, muhalefet ve tepkileri, karşı hareketleri ve direnç noktalarını, siyasi ve kültürel hayata yansımalarını aynı zamanda görseller üzerinden okumaya çalışmaktır. Bu da kitap hacminde ilk defa yapılmaktadır. ”
“Mütedeyyin insanların, İslâmî endişe sahiplerinin ve dinî grupların pasif ama ısrarlı-dayanıklı muhalefet biçimleri ile devletin dinî anlayış ve politikalarını benimsememekle beraber esas itibariyle devlete bağlı olan tutumları da önemli bir unsur olarak kitabın işlediği ana konular arasındadır.”
“Cumhuriyet idaresinin ve ideolojisinin dinle alakalı bahislerde hiç değişmeyen bazı katı tarafları ve bilerek bütün tarihi boyunca muğlak ve müphem bırakılmış bölgeleri olmakla beraber bazı alanlarda değişikliklere, tashih ve tadillere gittiği dönemler de olmuştur. Cumhuriyet dönemini Cumhuriyetin ilanıyla degil de Millî Mücadele ve Ankara’da bütün yasama, yurutme, yargı kuvvetlerini kendinde toplayan yeni bir Meclis’in açılışıyla baslatırsak dinî sahada ilk büyük değişmenin Lozan süreci sonrasında, muhtemelen oradaki zorlu geçen pazarlıklar ve antlaşmayla da irtibatlı olarak vukubulduğu söylenebilir. Bu ciddî değişme, hattâ kırılmaya Millî Mücadele’nin ruhundan ve halka ilan edilen maksatlarından (en önemlisi hilafeti korumak ve halifenin de bulunduğu İstanbul’u işgalden kurtarmak hedeflerinden) kısmen veya büyük ölçüde uzaklaşmak da denebilir. Birinci Meclis’in feshi ve İstiklâl Marşı’nın şairi dahil muhalif olabilecek, mütedeyyin görülebilecek milletvekillerinin, bir kısmı Milli Mücadele kahramanı ilmiye ve tarikat mensuplarının büyük ölçüde tasfiyesi, Cumhuriyet’in ilânı ve 3 Mart 1924’te çıkarılan üç köklü kanunla, İstiklâl Mahkemeleriyle birlikte başlayan yeni ve zor dönem bundan sonra olacaktır. İkinci önemli değişme dönemi çok partili hayata geçiş sırasında ve sonrasında olacaktır. Yeni uluslararası şartlarda sınırlı da olsa demokrasiye geçmek halkın taleplerini ve Müslümanlığı tabii olarak öne çıkaracak, bu istikamette düzenlemeler yapılacaktır. (Falih Rıfkı’nın o bilindik ifadesi de merkezin demokrasi ile Müslümanlık arasındaki ilişkiyi derinden bildiğini tersten gösteriyor olmalı: ‘Türkiye’de demokrasi, hoca ve mürteci saltanatı demektir‘) Giderek açılan kısmî normalleşme bu devirden sonradır. 1950 sonrasının değişim ve dönüşüm noktalarını ise darbeler ve müdahaleler belirleyecektir dense doğru olur. (‘Laiklik‘ bölümü başta olmak üzere her başlıkta bu değişen-değişmeyen unsurlara temas edilmiştir). (…)”
No Comments