İsmail Tillovî Fakîrullah hazretlerinden sözler

 

İsmail Tillovî Fakîrullah (rh. a.) hazretleri (d. H.1067 / M.1656- v. H.1147 / M.1734), hem Erzurumlu İbrahim Hakkı (rh. a.) hazretlerinin (d. H. 1115 / M.1703- v. H.1194 / M.1780) hem de daha önce onun babası Derviş Osman Efendi’nin (rh. a.) ve onunla birlikte Molla Mehmed Sıhrânî’nin (rh. a.) hizmetkârlığını yaptıkları ve müridi oldukları, Gavs-ı azam ve ülvî şeyh diye bilinen bir zattır. Bu kâmil insanın, Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin Mârifetnâme adlı eserinde (Erkam Yayınları, Sadeleştirme: Cafer Durmuş- Dr. Kerim Kara, 3.cilt, İstanbul 1432 / 2011, ISBN: 978-9944-83-340-0 (3.c.) yer alan bazı sözlerini sunacağım.

İlki şiirsel bir ifade (aslı Arapça; sunulan, tercümesi):
“Düştüm yeşil bir kuyuya, içi mermer taş döşeli. Derinliği birkaç arşındı, ama bana birkaç karıştı. Dipten gördüm ışığı gökyüzüne süzülen. Bana öyle bir nûr ki, benzersiz bir ışıktı.” (s. 425)
Hazreti Şeyh’in Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’ne, o daha onyedi yaşındayken, babasının vefatı gerçekleşince, onu taziye ettikten ve artık kendisinin yanında, hizmetinde olacağı belli olduktan sonra, irşad anlamında söylediklerinden:
” Allah’ı tevhid eden azabından kurtulur.” (s.468)
“Kim ki Allah’ı seviyorsa Kur’ân okumayı da sever. (s.468)
“Muhammed aleyhisselâmın şeriatı, varlık ağacının meyvesidir. Şu halde dinin özüne tâbi olmak insana saadet verir.” (s.469)
“Dünya sonunda yıkılıp gidecektir (haraptır). Beka ise ancak Allah teala içindir.” (s.469)
“Asıl olan kalptir, bunun şartı ise muhabbettir. Kalbinde buna dair isteği olan elbette Mevlâsını bulur. (s.469)
“Geceler Hakk’ı sevenlerin (muhib) gündüzüdür; geceler âşıkların sırdaşıdır.” (s.469)
“Susmak apaçık hikmettir ve pek güzel bir haslettir.” (s.469)
“Dilin susması, kalbin susmasına yardımcı olur. Kalbin sükûtu ise Rabbin mârifetine kapı açar.” (s.469)
“Allah ile beraber ol ve sanki halk hiç yokmuş gibi davran. (s.470)
“Halkla olan muamelende sanki nefsin yokmuş gibi hareket et.” (s.470)
“Eğer halk yokmuş gibi Allah ile beraber olabilirsen, vahdet budur.” (s.470)
“Sanki nefsin yokmuş gibi halkla beraber olursan, adalet ve beka budur.” (s.470)
“Sen Allah ile halk arasındasın. Eğer gönlünü onlara bağlarsan, onlar seni ziyana uğratırlar ve eğer gönlünü Allah’a bağlarsan, bunlar sana hizmet ederler.” (s.470)
“Zikrin en faziletlisi; “Lâ ilâhe illallah” demektir. İsm-i celâlin tekrarı kalpte Allah sevgisini artırır. (s.470)
“Fikir bütünlüğü mübarek evliyânın âdetindendir. Kendi varlığından geçerek bir saat tefekkür etmen, varlığını ispat uğruna bir sene ibadet etmenden daha hayırlıdır.” (s.470)
“Havâtır, kalbe gelen gizli hitaplardır. Eğer o, melek tarafından gelen bir nidâ ise, bunun adı ilhamdır. Şeytandan gelen bir dürtme ise bunun adı vesvesedir. Eğer nefisten gelen bir aldatmaca ise bunun adı hevadır. Ve eğer bizzat Hak katından gelen bir hatırlatma ise o, Hakk’ın havâtırıdır (doğru düşünce).” s.470-471)
“Marifet makamlarının ilki, Allah’ın muradına sabretmek, ortası O’nun muradına râzı olmak, sonu da O’nun muradıyla olmaktır.” (s.472)
“Her kul zikretmeye ve her kalp de Cebbâr olan Allah’ın muhabbetini taşımaya lâyık değildir.” (s.473)
Not: Bu yazım ilk olarak 23.10.2015 tarihinde Radikal Blog’da yayınlanmıştır.

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked