“Kapitalizm ahlâken güvenilmeyecek insanların bir hâkimiyetidir.”
İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde “Yazdıklarımın Soluklanma Vakti” üst-başlığı altında çıkan “Bir Milletin Başka Bir Millete Ettiği (I)” başlıklı ve 3 Safer 1443 (10 Eylül 2021) tarihli yazısının (http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=87&KatId=5) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalardan (bunlardan biri de başlığı oluşturuyor) ibâret olacak bu yazı. Bu önemli ve seçkin yazının tamamının okunmasına bir mütevazı teşviki olabilir ümidiyle.
” (…) İnsanın insanı yetiştirme tabirinin yerine oturmadığını ve insanın yetiştirdiği şeyin nebat ve/veya hayvan türü bir şey olması gerektiğini yıllardan beri söylerim. Biz insanlara olduğumuz şekli tercihlerimiz verir.
Dünya hayatına daldıktan sonra sebebine vakıf olamadığımız seçmeler güder bizi. (…) Buraya kadar ne yazdıysam hepsini iyi anladınız mı? Buna pek ihtimal vermiyorum. İnsanın insanla kaynaşmasına değil, insanın insandan farkına parmak basarak bu yazıya başladım. (…) Erliği ve dişiliği uzlaştırmak ne mümkündür, ne de gerekli. İslâm dışındaki bütün kültürlerin böyle bir uzlaşmadan medet umduklarını hatırdan çıkarmamak lâzım. (…)
Karşısında Türk milletini en azından dört asırdır zebun düşüren –ülke içinde gücünü korumasına fırsat tanınmayanlarla hangi fırsatların kendilerine gizli ve açık sunulduğu çevreleri birbirinden ayrı tutmak lâzım- medeniyet bir kararsız denge timsalidir. (…) Eğer Kur’an-ı Kerîm’in dünya kültürü içinde kendine bir yer açtığı fikrine itiraz edemiyorsak bu dört yüz yıllık tecrübenin bize, biz Türk milletine yol göstermesi gerektiğine de itiraz edemeyeceğiz. (…) Ne idi tarihte ne oldu sualine verilen yanlış cevap? Cevap tarihin bir gelişme ve ilerleme sahası olduğuna dair bir sapkın görüşe tutunmadan yaşanamayacağı hakkındadır. (…) Bu efsaneye niçin ihtiyaç duyuldu?
(…) Böylece Macarların 1526’da maruz kaldıkları Mohaç yenilgisi sebebiyle Avrupa aristokrasisinin kalbine düşen Türk korkusu yavaş yavaş silinmeğe başladı. Türk korkusunun baskın çıktığı günlerde Türklerin mağlup edilemeyeceği bir veri alındığına göre bir gün Türkler Avrupa’yı ele geçirecekler ve aristokratlara yaşama sahası bırakmayacaklardı. (…)
Türklerin hezimetini takip eden yüzyıl A.N. Whitehead’in deyişiyle bir dâhiler yüzyılı oldu. Bu dâhiler Portekiz’e ve İspanyollara mahsus müstemleke imparatorluklarının yerlerini Fransız ve İngiliz müstemleke imparatorluklarına bırakmasına vardıranlardır
(…) Ne var ki, bu sahada yükselen binanın hiçbir temeli yoktu. Neydi Türk’ten başını kurtaranların yükselttiği bina? Buna istersek modernleşme, çağdaşlık, Dünya Sistemi ve nihayet kapitalizm diyebiliriz. (…)
Yani sistemi insanı insandan ayıran farklar ayakta tutuyor; insanlar arasındaki dayanışma veya yardımlaşma değil. (…)
Tarifi bakıldığı her açıdan değişen kapitalizmin bir tarifi de şöyle olabilir: (başlığı oluşturan cümle). (…) “
No Comments