“Kur’an nazil oluncaya kadar tarihe meşru bir yer bulmamıza imkân yoktu.”
İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde “Yazdıklarımın Soluklanma Vakti” üst-başlığı altında çıkan “Ölenler Hayvan Olur, Âşıklar Ölmez” başlıklı ve 24 Safer 1443 (1 Ekim 2021) tarihli yazısından (http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/IsmetOzel?Id=90&KatId=5 yer yer yapacağım alıntılamalardan ( bunlardan ilki başlığı teşkil ediyor) ibâret olacak bu yazı.
” Müslüman olmak dinler arasından kendine bir din seçmek veya tarihin teferruatında kendine bir yer beğenmek değildir. (…) İnsanlık halidir tarihi biçimlendiren. Dolayısıyla tarih dediğimiz şey siz aklınızı neye takmış olursanız olun siyasetin ve felsefenin harman edilmiş halidir. (Bu yazının başlığı olarak alıntılanan cümle burada.) İslâm tarihin meşruiyetinin nerede aranacağını gösterdi. Yani bünyesinde siyaseti ve felsefeyi kaynaştıran şeye İslâm diyoruz. (…)
(…) Modernlik ileri gitme/geri kalma efsanesini emperyalizmin av alanı seçerek semirdi. (…) Müstemlekeci var olma ve var kalma endişesi içinde komutası altına aldığı toprakları geride tutma fikriyle geri kalmışlık söylemine gerek duymuştu. (…) Küreselleşme hepsinin üstüne tuz biber ekti. (…)
Türkler Divan Edebiyatı’nı terk etmekle kavimler arasındaki itibarlı yerlerine veda etti. (…) Esrarının cüzi bir kısmına dahi ermemizin imkânları elimizden alınan Divan edebiyatımız ve fakat bir de olanca esrarını çekip çevirmeğe kalkıştığımız Âşık edebiyatımız var. (…)
Edebiyat nedir? Edebiyat Allah katından indirilmiş surelerin hakkı gözetilerek okunuşudur. Türk milleti edebiyata yer açan bir hayatı güttükleri dönem boyunca dünyanın en parlak milleti cesametindeydi. (…)
(…) Rabbimizi Allah kabul ettiysek ret cephesiyle savaş halindeyizdir. Hem Müslümanım demek, hem de en iyi İslâm’ın küfür hâkimiyeti altında yaşanabileceğini iddia etmek dünyayı bir zindan olmaktan çıkarıp orayı bir tımarhane olarak benimsemek anlamına gelir. (…)
Dünya fanidir ve karanlıktır. Hiçbir zaman başka türlü olmadı. Dünyada aydınlığa iman vasıtasıyla kavuşabiliyoruz. (…) Çocukluğumu kaybederken kaybettiğim hidayete ermeden önce dünyada ışığın biz insanların bilgi dağarcığıyla parladığını sanırdım. Belki de modaya uyup kendimi hayvanlar dünyasının bir parçası saymamdan ötürü Yunus Emre’nin ‘Ölenler hayvan olur/Âşıklar ölmez’ sözünün yerini kavrayamazdım. (…)
Ne zaman ki Kur’an-ı Kerîm’in tasdik ettiği şiirle kurduğum münasebet önüme ebediyet levhasını koydu, işte o zaman İsa’nın doğumunu 0 noktası sayanların insandan gayri bir âleme ait olduklarını fark ettim. (…)
Beni dünyanın hiçbir veçhesine ısındırmadığı ve ölülerimi hayırla yâd etmeme fırsat verdiği için Rabbime şükrediyorum.
Din gününde mizan gerçekleşecek. Neyin hayra, neyin şerre vesile olduğunu ancak o gün görebileceğiz. Terazinin hangi kefesi hangi tarafa kayarsa kaysın hakkımda varılacak sonuca şimdiden rıza gösteriyorum. “
No Comments