“Kuşların Beyoğlu’na, Kadıköy’e taşıdığı sahaf tohumları beyanındadır” başlıklı,İsmail Kara’nın Dergâh dergisinde(Ocak 2022) çıkan yazısının başlarından alıntılar

 

“(…) Peki ben neye göre dükkân ve sahaf seçiyordum acaba? Biri ilgi duyduğum, alabileceğim kitap çeşidi, diğeri de elbette esnafın benim zaviyemden sıcaklığı, yakınlığı, müsamahası, fiyatları… Şimdi geriye dönerek düşündüğümde aramızdaki yaş farkının da bazı mesafelerin oluşmasında önemli bir etken olduğunu hesaba katmanın gerekli olduğu kanaatına varıyorum. Bununla beraber kitap çeşidi iyi ise çok hoşlanmadığınız sahafa katlanmaktan başka yapılacak bir şey de yoktu, bunu da öğrenmiştik. Yine de sahaf esnafının diğer esnaf türlerine göre iyi ve çekilir cinsten olduğunu söylemek bir hakikati ifade etmek olur, çünkü onlarda da meslekleri icabı müşterek olduğumuz bir kitap sevgisi, bilgisi ve ilgisi vardı. (koyu yazma bana ait) Bu yetmez mi idi? 70’li yıllarda Muzaffer Ozak ve İbrahim Subaşı hocalar dışında Arapça bilen sahaf pek kalmamıştı zannediyorum. Farsça bilen muhtemelen hiç yoktu. Onun için Arapça kitaplar müzayedelerde bile daha çok bu iki sahafın dükkanına gider, diğerlerinde olanlar da onlara sorulurdu. (…) Gün görmüş, nice talebe ve hoca tanımış, mektep medrese bilmiş, bazılarının surh u siyehi birbirine karışmış bu yorgun eserler metrük bir vaziyette idi… Devirleri geçmiş, adları unutulmuş, nesilleri kesilmiş, duaya muhtaç… (…) Peki (iyi derecede) Osmanlıca bilenler ne kadardı yetiştiğim sahaflar arasında?! Bunun sayısı da fazla değildi demek haksızlık olmaz sanırım. (…)

Bizde her şey gibi kendine mahsus bir tarihi olan mekânlar, gelenekleri ve hatıraları kıymetli mahaller ve yapılar da çarçabuk, ölçüsüz ve kontrolsüz bir şekilde değişiyor, dönüşüyor, geleneklerini, renklerini kaybediyor, bazıları da bir neslin hayatı denebilecek kadar kısa bir zaman içinde tamamen ortadan kalkıyor. Sokak ve mahalle adları bile… Ara ki bulasın… Hamdolsun hâlen varlığını bir şekilde sürdüren Sahaflar Çarşısı da biraz öyle oldu. Muhtemelen 12 Eylül darbesinden sonra başlayan yahut hızı artan iktisadî ve kültürel süratli değişmeler, altüst oluşlar bu mekânı giderek daha fazla yeni kitap, üniversite ders kitapları, test kitapları, vatandaşa hitap eden dinî eserlerle dolu hale getirdi. Piyasa şartları önce sergileme kısımlarını ve vitrinleri sonra da iç rafları süratle değiştirdi; devran döndü, sahafiye gerilere çekildi, arkalara gitti. (…)”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked