” ‘La ilahe’ diyerek bir şeyi olumsuzlayan, olumsuzladığının varlığını ‘illallah’ diyerek olumlar.”

 

Muhyiddin İbn Arabî ‘nin (m.1165-1240) ünlü eserlerinden biri olan Fütûhât-ı Mekkiyye günümüz Türkçesine Prof. Dr. Ekrem Demirli tarafından 18 cilt olarak çevrilmiş ve Litera Yayıncılık‘tan 2012 yılında yayınlanmış bulunmaktadır.

Bu eserin 18. cildinden Beş Yüz Altmışıncı Bölüm‘ü oluşturan ve Tavsiye başlıklı alt-bölümlerden bu yazının başlığının yansıttığı konuda olandan (s.187-188-(kısmen189) yer yer yapacağım alıntılamalardan (ilk alıntı da başlığı teşkil ediyor -s. 189- ) ibâret olacak bu yazı.

“Müslüman olmanı sağlayan cümleyi ısrarla söylemelisin. O cümle ‘Allah’tan başka ilah yoktur (La-ilahe illallah) cümlesidir. Bu zikir, içermiş olduğu ilave bilgiyle birlikte en faziletli zikirdir. Hz. Peygamber Ben ve benden önceki peygamberlerin söylediği en faziletli cümle, ‘Allah’tan başka ilah yoktur’ ifadesidir demiştir. Bu ifade olumsuzlama ve olumlamayı birlikte içerir ki, taksim zaten bu ikisiyle sınırlıdır. (…) Bilmelisin ki, bu cümle tevhid kelimesidir. Tevhid hiçbir şeyin Hakka denk olmaması demekti; denk olsaydı, bir olmaz, iki veya daha fazla olurdu. Demek ki O’nu (veya tevhid zikrini) tartabilecek bir şey yoktur. Bu durum ‘Allah’tan başka ilah yoktur’ cümlesinin teraziye girmemesinin sebebidir. (…) Bize göre kelime-i tevhid teraziye girmez. (…) O kudsî hadiste Allah şöyle buyurur: ‘Yedi gökler, onları dolduranlar, yedi yer ve onları dolduranlar bir kefede, ‘Allah’tan başka ilah yoktur’ cümlesi ise başka bir kefede bulunsaydı, bu cümle diğerlerine baskın gelirdi.’ (…) Söz konusu ameller için terazi ortaya konulmuştur. Terazi amellerin geçemediği bir yeri geçemez. Sonra şöyle der: ‘Benden başka onları dolduran…’ Hâlbuki Allah’tan başka onları dolduran yoktur. Haberdar ve bilgiliye işâret kâfidir! (…) Allah onların şöyle dediklerini aktarır: ‘Biz putlara bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz. (ez-Zümer, 39/3) Tevhid terazisi değil de varlık terazisi kalktığında ‘Allah’tan başka ilah yoktur’ cümlesi teraziye girer, bazen de azamet tevhidi terazisine girer. Azamet tevhidi müşriklerin tevhididir. (….) Her iki kefede de Bir ve Kahhâr vardır. (…) (Kelime-i tevhidin faziletinin bahsi hakkında), ayrıca bilmelisin ki, Allah genele şeylerin en faziletli, en faydalı ve tartıda en ağır olanını verdi. Çünkü onun vasıtasıyla pek çok zıddı karşılaştırır. (…) Allah ehlinden olan bütün âriflerin farkına vardığı bir mesele değildir bu! Onu fark edenler, insanlara şeriatları getiren nebilerdir. Hz. Peygamber’in şöyle söylediğinde tereddüt yoktur: ‘Ben ve önceki peygamberlerin söylediği en üstün söz ‘Allah’tan başka ilah yoktur’ ifadesidir. (…) Dostum! İnsanların geneli nezdinde sabit olan zikri yapman gerekir. ‘La-ilahe illallah’ yani kelime-i tevhid zikri, en kuvvetli zikir olduğu kadar en parlak nur ile (Hakk’a) en yakın mertebenin kendisine ait olduğu zikirdir. Bunun farkına ancak bu zikri düstur edinip kendisinde muhkem hale getirinceye kadar tekrarlayanlar varabilir. (…) Her insan-yolunu bilmese bile- kurtuluşu arar. ‘La ilahe’ diyerek bir şeyi olumsuzlayan, olumsuzladığının varlığını ‘illallah’ diyerek olumlar. Fakat bu olumlama (ispat) bilgi bakımından değil, hüküm bakımından olumlamadır. Buna mukabil Hakk’ın varlığını hem hüküm ve hem bilgi bakımından zorunlu sayarsın. (…)”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked