Mahmud Erol Kılıç’ın ‘Evvele Yolculuk -Konuşan: Sadık Yalsızuçanlar-‘kitabından (Sufi Kitap, 1.Baskı: 2008) alıntılar
Mısr-ı Kadîm‘den:
acaba ot gibi yerden mi bittim / acaba denizlerde mi şaşırdım / ve zamanı nasıl unutmaktayım /
zaman unutulunca mısr-ı kadîm yaşanabiliyor / kendimi unutunca seni yaşıyorum / yaşamak / bu ânı yaşamaktır
(…)
dut bu â’ru ünnek pahper / kama pet kama tâ / mısır metinlerinde okuduğum cümleler / seninle okuduklarımsa büsbütün başka şeylerdi /
seninle bir bahçedeyiz geliyor bana / orada hem hem var hem yok gibiyim / daha doğrusu bütün bir bahçe oluyorum / insanlığından çıkarak / kama pet / kama tâ
Asaf Halet Çelebi (s.64)
‘‘Tasavvufun Yeryüzü Hayatı Hz. Âdem’le başlar’
” Bir Allah dostu bir sohbetinde, ‘tasavvuf Hz. Âdem’le başladı’ demişti. Hatta ‘Hz. ‘Âdem’den önce başladı’ diye eklemişti. Bir tasnif önerisi olması açısından, nazarî (teorik -a.a.) sufizmin tarihini Muhyiddin İbnü’l-Arabî ile başlatabilir miyiz? Şimdi tabii ki insanlık düşünce tarihini insanın belirdiği ilk yerden başlatmak gerekir. (…) Şimdi insanlığın din tarihi ilk insanla başlamışsa tasavvuf da dinin bir boyutu olarak onunla beraber balamıştır diyebiliriz. (…) Ne var ki Âdem ile tasavvufun yeryüzü hayatı başlamıştır. Ama bir de bunun daha ötesi vardır. ‘Âdem’in hamuru daha henüz karılmamıştı ben peygamberdim’ diyen bir peygamberin manevi hamuru söz konusu olduğunda ise, özel anlamıyla İslâm tasavvufu o zaman Hakikat-i Muhammediye kavramından yola çıkarak-yani o daha yaratılmamış olan Muhammed, yani Hz. Muhammed’in bedenli halinden evvelki, o saf Nur haliyle- Hz.Âdem’den evvele çıkmış oluruz. Tabi ki bu, işin daha dikey ve enfüsi boyuttaki tarihidir. (…)” (s. 65-66)
No Comments