“Malumat çok, şuur yok!”

 

Haşmet Babaoğlu’nun yazısının (Sabah, 30 Ekim 2016) başlığında ve içerisinde geçiyor bu söz. Yazıdan o kısmı ve diğer bir sözü alıntılıyorum:

“(…) aklını fikrini evrenin yok oluşuna takmış ama kendi kıyametini (ölümünü) unutmuş insan! Malumat çok, şuur yok!”

“Sevgisiz, merhametsiz, sevinçsiz bir dünyada beklemek… Direniş.”

M. Şükrü Hanioğlu’unun “Cumhuriyet ve cumhuriyetçilik” başlıklı yazısının üç yerinden birer alıntı:

“1917 Bolşevik İhtilâli ile Rusya, savaş sonrasında da Avusturya-Macaristan ile Osmanlı imparatorlukları dağıldığında “cumhuriyet” rejimlerinin istisnâî olma özelliği sona ermişti.”

“(…) Ancak savaş sonrası cumhuriyetlerden farklı olarak Türkiye “cumhuriyet“i sadece bir “rejim” olarak görmüyor, onu tarihin dönüm noktası olan gelişmenin “tekrar“ı neticesinde şekillenmiş bir “kurum” olarak algılıyordu.”

“Bu, yeni ulus-devletin liderlerinin özgün yorumu değildi. Onlar bu kanaati dile getirirken Fransız “cumhuriyetçiliği“nin, hassaten de “Üçüncü Cumhuriyet“in bu alandaki kavramsallaştırmasını tekrarlıyorlardı.”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked