“Medeniyet Kavramının Serencamı”

 

2 aylık düşünce dergisi olan Teklif ‘te (Sayı 12 / Kasım 2023) Ruhi Güler‘in, bu yazının başlığını da alıntı olarak teşkil eden başlık altındaki yazısının birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar oluşturacak bu yazıyı.

“(…) Medeniyet kavramı, ikili bir hissiyatın kesişim noktasında ortaya çıkmıştır. Bir taraftan bir sınıfın kendi özelliklerini belirgin kılmağa, kendi husûsiyetlerini vergulamağa çalıştıkları bir kavramken; diğer taraftan xvııı. asrın Fransız yazarlarının yaptıkları toplum sınıflandırmalarında kendi toplumlarını içine sokacakları kategorinin isimlendirilişinde mevcut kavramların yeterli gelmemesiyle alâkalıdır.

Aristokrasi, burjuvaziyle yürütmekte olduğu sınıf mücadelesinde kendi ayrıcalıklı konumunu hissettirmeğe yönelik olarak bu kavramı icat etmiştir. Lâkin Aristokrasi, icat ettiği bu kavramı kullanacak uzunca bir zaman süresi bulamamış, Fransa’da kavramın icadını müteakip 30-40 yıl içerisinde kendisi bir sınıf olarak tarihe intikal etmiştir. 1789 Fransız İhtilali sonrası kavram, bir bakıma ortada kalmış lâkin yeni rejim, eski rejimden müdevver (devr edilen) bu kavramı kendisine mâl ederek bu kullanışlı kelime (medeniyet) ile birlikte yürümeyi tercih etmiştir. Hâlbuki XVIII. yüzyıl Fransız literatüründe burjuvazinin medeniyete karşı erdemi ön plana çıkarttığı ve onu yücelttiği metinler mevcuttur. (…)

Her kavram gibi medeniyetin de oluşumu kendine mahsus bir serencâmın sonunda gerçekleşmiştir. (…) Bazı kelimeler xvııı. yüzyılın ikinci yarısından sonra civilisation kavramının ifade ettiği anlamın -hiç değilse bir kısmını- ifade etmekteydi. Buradaki kavramlar da Aristokrasinin kendisini daha mümtaz (seçkin) bir noktaya konumlandırmak için türettiği ifadelerdir.

“Medeniyet” kavramının oluşması da belirli bir süreç içerisinde meydana gelmiştir. Hem zihinde belirli bir yapının oluşumu hem de bunun dış dünyada şu ya da bu şekilde isimlendirilmesi, kavramlaştırılması belirli bir süreç sonunda gerçekleşmiştir. “Medeniyet” kavramının icadından önceki dönemde aynı manâyı şu ya da bu şekilde ifade etmek için kullanılan kelimelerden birisi olan “courtoisie”, feodal saraylarda ortaya çıkan davranış biçimleri”ni ifade etmek için oluşturulmuştur. (…)

Fransız aydınları xvıı. yüzyıl boyunca toplumları sınıflandırma çabası içinde bulunmuş ve toplumların hiyerarşisine bir hayli kafa yormuşlardır. (…) Bunlar aşıldıktan sonra, uygarlaşmış, kibarlık, âdetlerin yumuşamış olduğu toplum hali gibi sıfatlara sahip toplumlara ulaşılmaktadır (dipnot: Lucien Febvre, ”Uygarlık, Bir Kelimenin ve bir fikir Grubunun Evrimi”, Uygarlık, Kapitalizm ve Kapitalistler (İçinde), Çev. Mehmet Ali Kılıçbay, Ankara:İmge Kitabevi,1995, s.21)

Toplumların birbirinden farklı oluşlarını ifade etme, isimlendirme çabaları xvııı. yüzyılın ikinci yarısında “civilisation/medeniyet” kavramının icadına kadar sürmüştür. Medeniyet kavramına duyulan ihtiyacın en temel sebeplerinden birisi, bu kavramın icadına Medeniyet kavramına duyulan ihtiyacın en temel sebeplerinden birisi, bu kavramın icat edilmesinden önce kullanılmakta olan diğer kavramların ifade yetersizliği içinde olmasıdır. (…) Yukarıda değinildiği gibi medeniyet düşüncesi zihinlerde oluşumunu tamamlamış olsa bile kavramsal karşılığı konmamış bir düşünce olarak oluşum süreci devam etmiştir. (…) Kısacası medeniyet kelimesi, aristokrasiden gelen kesimlerin kaleminden değil de aristokrasiye muhalif düşünceler geliştiren bir yazar tarafından basılı hale getirilmiştir. (…) “1798 yılında Napoleon Mısır seferinden önce askerlerine şöyle seslenir: Askerlerim, öyle bir sefere çıkıyoruz ki, bu seferin sonuçları uygarlık açısından tahmin edemeyeceğiniz ölçüde büyüktür. (…)”

No Comments

Leave a Comment

Please be polite. We appreciate that.
Your email address will not be published and required fields are marked