Merhum Turgut Cansever’den bazı sözler
“Bilge-Mimar” diye tanınan ve anılan merhum Turgut Cansever‘in(d.1921-ö.2009) Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşunun 700. yıldönümü vesilesiyle 1999’da gerçekleştirilen bir açık oturumda söyledikleri, Derin Tarih dergisinin Nisan 2017’de çıkan 8. Özel Sayısı’nda (ISSN 2147-0553), “Osmanlı Mirasını Nasıl Okumak Gerekir?” başlığı altında yayınlandı. İşinin ehli bu değerli insanı rahmetle anarak, söz konusu açık oturumda dediklerinden bazılarını aktarıyorum.
“(…) Osmanlı kültürel oluşumunun temel özelliklerinin dokusunu ve bugün bize ulaşan en kıymetli parçalarını tanımlamak gerekiyor. Mesela Tanzimatçıların veya bir müzisyen olarak önemli bir kültür adamı olmasına rağmen, III. Selim’in çevresine bakış tarzı, bugün benim ölçülerimle, akıl almaz bir duyarsızlık, bilinçsizlik olarak gözükmektedir. III. Selim, Kanuni’nin Üsküdar’da Sinan’a inşa ettirdiği sarayı yıktırıp yerine bir kışla inşa ettirmeye başlamıştır. (…)”
“(…) Bir de bugünün yazılarını anlamıyoruz. Demek ki dil yok oldu (gülüşmeler). Eğer dilin yok olduğunu tescil edersek bu dili nasıl kuracağız? sorusu gündeme gelir. Ben bir yapıyı hangi temeller üzerinde kuracağımı, tasarlayacağımı düşünüyorsam dili de, böyle hangi temeller üzerinde yeniden kuracağımızı tartışmamız gerekiyor. (…)”
“(…) Osmanlı kendi değer sistemleri, yaşama biçimi, inanç ve sanatı ile iki ana dönem yaşadı. Büyük Osmanlı çözümlemesi ve Batı taklitçiliği ile oluşan çöküş dönemi değer tercihleri; bugün toplum bu ikisinin çelişkileri, çatışmaları içinde bocalamaktadır. (…)”
“(…) Bilmediğini ve görmediğini reddeden körler gibi, tarihî tecrübelerden haberdar olmadan, varlığı ve kainat içinde yerini tarif etmeye girişenlerin gözü ile tarihe ve Osmanlı’ya bakmanın körlük ve akıl eksikliği olduğunu düşünüyorum.”
“(…) Dilin yok edilmesi sonunda divan şiiri bütün metaforları ve üslubu ile terk edilmiş ve unutulmuş, toplumun şiir dünyası bireysel, sınırlı bir çerçeveye mahkûm kalmıştır.
Musiki için de durum aynıdır.
İnsanlığın çok önemli bir ürünü olan Osmanlı sivil mimarisi ve şehirleri nerede ise tamamen yok edilmiş ve yerine bir çirkinlikler ve seviyesizlikler ortamı inşa edilmiştir.”
“Bir kültürü en üstün seviyede temsil eden insan ürünü sanat eseridir; sanat eserinin oluşmasına yön, özellik ve imkân sağlayan da insanın dünya görüşü, varlık telakkisidir. (…)”
“(…) Bakın, Tanzimat’tan itibaren başlayan Osmanlı büyük mirasından ciddi, nihai kopma süreci Cumhuriyet’e gelindiğinde tamamlandı. Cumhuriyet dönemi bunu en son noktasına getirdi.
(…) Bu trajik kopma yeni bir kültür üretmenin imkânsızlığını da beraberinde getirdi. Takriben kırk-elli senedir bu kopmanın nasıl aşılacağı düşünülüyor. (…)”
“(…) Biz redd-i miras etmişizdir ve hiçbir şeyi olmayan ve ufku da olmayan bir dereceye düşmüşüzdür.”
“(…) Bakın bu mirasın asli özelliklerini, temellerini, üslup özelliklerini tarif ederseniz, o zaman onu nasıl gerçekleştireceğinizi de tasarlarsınız. Hasbelkader benim yapmak istediğim de, anlatmak istediğim de bu.”
No Comments