“Meselenin özünde estetik var.”
İsmet Özel‘in İstiklâl Marşı Derneği internet portali İsmet Özel Köşesi’nde ALIN TERİ GÖZ NURU üst-başlığı altında AKSAMAYAN DUYGULAR başlığıyla çıkan 8 Muharrem 1445 (26 Temmuz 2023) tarihli yazısının (istiklalmarsidernegi.org.tr/Ismet Ozel? Id=184&Katld=7) birkaç yerinden yapacağım alıntılamalar (bunlardan ilki o yazının ikinci paragrafının sonuna doğru bir cümle olup alıntı olarak bu yazının başlığını teşkil etmekte) oluşturacak bu yazıyı.
“(…) Cumhuriyet idaresiyle birlikte fes yerini batılılaşmanın nihaî hedefi olan fötre bıraktı. Niçin böyle oldu ve niçin hâlâ Batı ile temas ‘üstün’ kabul edilen; ama aslında köleliğin son şeklini geri kalmış ülkelere yutturan teknoloji üzerinden yürütülüyor?
Çünkü Osmanlı idaresi yeryüzünde rakip tanımayan bir cevvaliyetin temsilcisiydi. (…) Osmanlı millet sistemi ihyanın gözle en kolay görülür işaretidir. (…) Bizans’ı hem Türkçe, hem Müslüman kültür donanımı, hem de ahiret anlayışı bakımından ortadan kaldıranlar da yine Gaza Beylikleriydi ve Türk Milleti olarak İslâmî kazanç bakımından işimize yarayan hâlâ odur.
Tarihçiler akademik çalışmalarını bugün yaşadığımız toprakların nasıl olup da dar-ül İslâm haline geldiği bahsine getirmiyor. (…)
Bizim inancımız ise Endülüs’ün başına gelenlerin Türklerin de başına gelmeyeceği istikametindedir. İnancımı kuvveden (potansiyelden) fiile geçirmeğe tek başıma benim gücüm yeter mi? Bunu tecrübe etmeğe hazırım. Tarihin mensup olunan topluluk çıkarına ayarlandığı bütün kültürlerde bilinir. Türk hayatına modernlik bahanesiyle her gün biraz daha müdahale edildiği de gizli kapaklı bir şey değil. Çıkmazlar içinden bir çıkar bulunacak mı? Allah’tan ümit kesmeyenlerin sırrı burada saklıdır. (…) (Başlığı alıntı olarak teşkil eden cümlenin o yazıdaki yeri burası) En başından itibaren bilimsel açıklamalar güzel görünme çabasındadır. (…) Bilimsel gelişmeymiş gibi algılanan faaliyetler insan zihnine bir üstünlük getirmedi. Tam tersine bir çaba kendini bilimsel gösterebildiği ölçüde hantaldır.
İnsan zihni hiçbir çağda kendine mahsus bir canlılık arz etmemiştir. Sanayi devrimi sonrasında buhar gücüyle işlemeğe başlayan makinaların üstüne “eskiden bu işi beygirler yapardı” demek istercesine at başı kabartması ilâve edilirdi. (…)
Niçin böyledir? Niçin insan zihnini dün-bugün- yarın karmaşıklığı içinde yormak mecburiyeti altında kalmıştır? (…) Çekiyorsak hem insan oluşumuzun ve hem de Batı’ya bir şekilde boyun eğişimizin cezasını çekiyoruz. (…)
Bir yerden geldiğimize, bir yerde durduğumuza ve bir yere varacağımıza inanmazsak, bu toplum bize günlük hayatı haram eder. (…) Çoğunluğun gözünde dün, bugün ve yarın tamamen anlamsız, tutarsız ve çelişkilidir. Çoğunluk anlamsızlığa, tutarsızlığa, çelişkiye dünden razıdır. Çünkü buluğ çağını geride bırakmış herkes hayatını tımarhanede sona erdirme korkusunu içinde taşır. Mütemadiyen doğru ile temas halinde kalmağa kimsenin gücü yetmez.
Doğruyla temas çocukların, şairlerin, delilerin imtiyazıdır. (…) Bütün insanlar bir gün gelip çocukluk çağına veda etmek zorundadır. Şairlik herkese nasip olmaz ve deli sayılarak yaşamak insana kolay katlanılamayacak bir acı verir.
Doğu ve batı birbirinden ayrılmıştır; ama doğudan batıya, batıdan doğuya geçmek mümkündür. Tıpkı Müslim’in gayri-Müslim’den ayrıldığı gibi. Bu yüzden Allah’ın canımızı Müslüman olduğumuz sırada alması için dua ederiz. (…)”
No Comments